Milli Eğitim’de pedagojik formasyon sertifikalı öğretmen ihtiyacı, doksanlı yılların başından itibaren nispeten daha çok tartıştığımız konulardan oldu. O yıllarda eğitimin kalitesi açısından uzak alanlardan yapılan atamalar uzun süre tartışılmış, siyaset de konu ile yakından ilgilenmişti. Öğretmen adaylarının formasyonu yargı sürecine taşınmış ve 2006 yılında YÖK’ün şikayeti ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmen adaylarına pedagojik formasyon vermesinin önü kapanmıştı.
Adı ve evsafı kısmen değişmekle birlikte, o günden bugüne onlarca fakülte mezununun pedagojik formasyon alabilmesi,YÖK üzerinden üniversiteler eliyle sağlanmakta ve en son 2014 yılında yapılan bir yasal düzenleme ile kontenjanlar belirlenerek eğitim fakültelerindeki pedagojik formasyon sertifika programları sevk ve idare edilmektedir.
Gelelim bugüne. 2016-2017 öğretim yılında bu programlara izin verilen kontenjan sayısı 80 bin civarında. 2015 Eylül döneminde KPSS yoluyla sınava başvuran öğretmen adayı sayısı 292.858. Eldeki verilere göre 2016 Temmuz itibariyle KPSS yoluyla öğretmenlik sınavının önünde bekleyen aday sayısı ise 340 bin olarak tahmin edilmekte. Bakanlık her yıl 50 bin öğretmen istihdam ettiğinde bile yüzde seksenlik bir çoğunluğun öğretmen olmasını imkansız kılan bir geri beslemesöz konusu. Her yıl havuzda biriken yeni mezun oranının bakanlığın ayıracağı kadronun çok üstünde olması, konuyu ele almamız gerektiğini göstermekte.
Sıkı rekabet koşulları, KPSS kurslarını zorunlu kıldığı için yeni mezun öğrenciler, lisans sonrasını dershanelerde geçirmek durumunda kalmakta. Formasyon ücreti olarak verilen kişi başı 2 bin liraya da dershane parası ve istihdam dışında geçen yıllar eklendiğinde hayli ağır bir sosyo-ekonomik maliyet ortaya çıkmakta. Böylesi nitelikli bir çoğunluğun istihdam dışında kalması yanında her geçen yıl artan düzeyde bir kitlenin yakın gelecekte çözümü daha zor bir sorun yumağına dönüşeceği aşikar.
Kabaca bir hesap yapacak olursak 80 bin öğrencinin formasyon almak üzere kişi başı 2 bin liradan, her yıl ortalama 160 milyon TL’lik bir harcama yaptığı anlaşılmakta. Formasyon sonrası KPSS kurslarında geçen süre ve harcanan para da yabana atılır gibi değil. Formasyon alan her adayın doğal olarak KPSS’ye de girmesini hazırlayan bir sarfiyattansöz ediyorum. Zaman, emek ve kaynağın verimli kullanımı, öğrenciliğini tamamlamış, yıllarca eğitim süreçlerinde emek sarf etmiş mezunların motivasyonu açısından gözardı edilmemesi gereken bir durum söz konusudur.
Şunu da söyleyeyim… Üniversitelerimizde verilen bu pedagojik formasyonun yetersizliği ya da gereksizliğinden bahsetmiyorum. Elbette alanında uzman öğretim üyeleri eliyle bir öğretmenin kazanması gereken formasyon için her üniversite kapasitesi nispetinde eğitim hizmeti veriyordur.
Kamu idaresi,artan talebi karşılamakyerineortaya çıkan talebin yakın gelecekte doğuracağı sorunları da birlikte düşünmelidir…