Tahammül ediyoruz. Sıradan problemlere , pek hazzetmediğimiz insanlara , modern bireyler olarak çok önemsediğimiz bireysel alanımızın sınırlarını ihlal edenlere.Şimdilerde katlanmak deniyor buna. Bunu da , çok erdemli bir davranışta bulunuyormuşuz , tenezzül buyuruyormuşuz gibi , karşımızdakine hissettirmekten haz alarak yapıyoruz.
Ne kadar ? Kısa bir süreliğine… Sonra , “Sabrım tükendi artık , yeter” deyip mefhumları alt üst ederek vazgeçiyoruz katlanmaktan.
Katlanmak zorakîlik barındırıyor içinde , bir nevi gönülsüzlük. Ya hatır için , ya insan oluşumuzdan kaynaklanan asgari nezaket kurallarına uyum için , ya da tavuk verdiğimizi düşünerek beklediğimiz kazın bir an evvel tarafımıza avdeti için.
Tahammül süresinin çok kısa oluşu , sanırımçağımız insanınakişisel gelişim vs. öğretilerinin sürekli pompalanmasıylaşişirilen egosundankaynaklanıyor. “Sen önemlisin” “ Dünya , değişmek için senin harekete geçmeni bekliyor” “Bilmek her şeydir , cahiller bu dünyayı yaşanılır olmaktan çıkarıyor. Bir kereliğine geldin bu dünyaya , yaşamın önemli” zehirleri medya kanalıyla bol bol servis ediliyor.
Sonra , gelsin tahammülsüzlükler… Kendi gibi düşünmeyenlere karşı hakaretler… Doğruluğunu test etmeden kabullendiği dört kavramla karşısındakileri aşağılamalar… Test edemez çünkü beslendiği kaynak moderndir , sorgulanamaz , el hak doğrudur.
Şunu demek istiyorum , tahammülsüzlükle eğitim görmüşlük arasında doğrusal bir bağıntı var…
Evet mefhumları karıştırıyoruz , tahammülü sabır zannediyoruz.
Sabır tahammülden ibaret değildir. Sabır , tahammülün çok ötesindehem tahammülü hem de rızayıihata eden bir kavram. Hatta içinde şükür de barındırır. Rıza , modern insanın lügatinden özenle kaybedilmiş . Tam tersi empoze ediliyor zihinlere : “Asla razı olmayın” “ Koyun musunuz siz?”
Biz sabrederiz…
Biz sabrederiz zira karşılaştığımız durum her ne ise madem ki O’ndan gelmiştir , rıza gösteririz. O her şeyi en iyi bilendir. Razı olmamak O’nu eksiklikle itham etmek olur ki böyle bir durumdan da yine kendisine sığınırız. Böylece şükretmiş de oluruz. Sabretmekle “Şükürler olsun , daha beter bir durumla karşı karşıya da gelebilirdik” demiş oluruz. Razı oluruz fakat muhatap olduğumuz olumsuz durum her ne ise değiştirmek için de çaba göstermekten geri durmayız.
Kerim Kitap’da asra yemin edilerek bildirilen insanların hüsranda oluşundan kurtuluşun , iman etmekle , salih ameller işlemekle , hakkı ve sabrı tavsiye etmekle mümkün olacağını biliriz.
Bize şer gibi görünenlerde ne hayırlar vardır bilemeyiz.
Eksik olma üzerimizden Ey Sabır!..