Türk siyasal hayatının yakın dönemlerine bakıldığında, gençlik olgusunun bütünlüklü ve sistematik bir politikanın merkezine yerleştirilmediği ve çoğunlukla kendisine ödevler yüklenen ve sınırlar çizilen bir toplumsal belirlenim alanı olarak kurgulandığı görülecektir.
1980 yılından sonra bir anlamda sindirilen, etkisizleştirilen ve toplum yaşamında yaratabileceği olağanüstü potansiyeli görmezlikten gelinen genç kuşaktan yoksun kalarak çok uzun yıllar geçirmiştir. Gençlere yetki vermemek, gençlerin enerjisini küçümsemek ya da görmezlikten gelmek, nerdeyse bir kuşak için toplum kültürümüzün parçası olarak benimsenmiştir. 1982 Anayasası ile siyasal olaylarda aktif ve etkin bir rol oynayan gençlerin siyasi yaşamdan ve siyasi karar alma süreçlerinden uzak tutulmasına gayret edilmiştir. Bütün anayasal ve yasal düzenlemeler anarşi ve terör ortamını ve böyle bir ortamı oluşturan unsurların (bilhassa gençlerin) etkinliğini yok etmeye yöneliktir. Gayet tabii pek çok tepki yasalarında olduğu gibi gençliğin siyasete karışmasını önleme tedbirlerinde ölçü biraz kaçmış ve gençlik uzun süre siyasetle ilgilenmemiştir. Böylece, pek çok gelişmiş ülkenin muhtaç olduğu ve bulamadığı, genç nüfusun bilgi, birikim ve enerjisinden Türkiye mahrum kalmıştır. Kısaca Türkiye’nin yakın tarihi gençliğe ilişkin bakışı da derinden etkilemiştir. Bu nedenle gençlerin yanlış yollara yönelmesi ya da yönlendirilmesini önlemek ve onları korumak için başta Anayasa olmak üzere köklü reformlar yapılmalı.
Türkiye’nin AK Parti yönetiminde son on yıllık dönemde gençliğe yönelik olarak yapılan düzenlemelerin en başında, şüphesiz ki ”vizyon değişikliği” gelmektedir. Bu değişikliğin temelinde yatan amaç, özgür düşünceli, kendi başına karar verebilen, sorgulayan, kendi toplumunun ve evrensel anlayışın doğrularından haberdar olan ve hayatın güçlükleriyle baş edebilecek donanımlı ve yetenekli gençler yetiştirmektir.
Bütün bu düzenlemeler gençliğe yönelik paradigmanın son on yıl içinde radikal bir biçimde değiştiğinin açık bir göstergesidir. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın kurulması, söz konusu düzenlemelerin daha üst düzeylere taşınması ve Türkiye’nin gençliğe dair uzun soluklu planlamalar yapması açısından son derece büyük bir önem taşımaktadır.
Bu açıdan bakıldığında, devletin gençliğe ilişkin bakış açısının geçmiş dönemlerle kıyas kabul etmeyecek şekilde değiştiğini ve artık gençliğe yönelik daha kuşatıcı ve ileri düzeyde planlamalar yapılacağı görebiliriz…