Para, para, para

Abone Ol

Eskiler para için “el kiri” derlerdi.

Fakat paranın hangi alanda olursa olsun “olmazsa olmaz” bir şey olduğunu da kimse inkar edemez.

Para (mal-mülk vs. dahil) kullanana ve kullanılan alana göre değişiklik arz eder.

Kısaca “para” insanı cennete de sokar, cehenneme de.  Onunla iyilik de yapılır, kötülük de…

Bizleri yeni bir Ramazan ayına eriştiren Yüce Mevla’ya (cc) hamdolsun. Ramazan’da olmamız hasebiyle iyilik ve güzelliklerle başlayalım meseleye.

İyilik ve güzellikler özel zamanlara has bir şey değil ama Ramazan Ayı’nın yeri bizim nezdimizde bir başkadır.

Manevi duyguların zirve yaptığı bu ayda hali-vakti yerinede olan pek çok Müslüman oruç ibadetini sadaka-i cariye ve zekat ile bütünleştirmek ister.

Eskiler derler ki, İyiliğin şartı 5’tir:

Tez olmalı, Gizli olmalı, Gözde büyütülmemeli, Sürekli olmalı, Yerini bulmalı

Bilhassa Ramazan’da yoğunlaşan yardımlar hususunda bu yukarıda zikrettiğim ilkelere daha da dikkat edilmeli.

Aslında en doğru ve en güzel olan tüm iyilik ve yardımların bu ayla sınırlı tutulmaması, geri kalan diğer zamanlara/aylara da yayılmasıdır.

Gösterişe kaçan, desinler-namım yürüsün/duyulsun diye yapılan yardımların Allah indinde bir kıymetinin olmadığını söylemeye gerek var mı?

Materyalizmin ve Kapitalizmin iliklerimize dek sirayet ettiği günümüzde pek çok güzel haslet artık bize yabancı; unuttuk ve kaybettik…

Kaybetmiş olmaktan dolayı şikâyetçi olduğumuz hasletlerimizi geri kazanmak için çaba harcamak yalnızca söz söylemek ve edebiyat yapmaktan çok daha önemli.

Bu arada para demişken güncel bir mesele olan seçim ve milletvekilliği ile alakalı da birkaç kelam etmek lazım gelir.

“Aday olmadan milletvekili olunmaz mı?” Ya da “Paran yoksa milletvekili olamaz mısın?”

Aslında olması gerekir.

Milletvekili olabilmek için önce milletvekili adayı, ondan da önce milletvekili aday adayı olmak gerekiyor.

Aday adayı olabilmek için bile yüklü bir parayı gözden çıkarmak gerekiyor.

Nice aşamadan sonra diyelim ki milletvekilliğine aday gösterildiniz. O zaman da önemli olan seçilebilecek bir sıradan aday gösterilmek gerekiyor.

Kampanya boyunca yapmanız gereken ve harcamanız icap iden hatırı sayılır meblağlar sizi bekliyor.

O zaman akla ister istemez şu soru geliyor: Şayet yüklü bir maddi birikimin yoksa bırakın milletvekili adaylığını,  milletvekilli aday adaylığına dahi yeltenemezsin.

İstediğin kadar birikimli ol, istediğin kadar donanımlı ol. İstediğin kadar çalışkan, vatan-millet aşığı, dini bütün bir şahsiyet ol

Arkanda hatırı sayılır birileri yoksa yine ağzınla kuş tutsan bu yolda bir hiçsin.

Yani Nasrettin Hoca’nın da dediği gibi parayı veren düdüğü çalıyor. Parayı vermeyen, veremeyen milletvekili falan da olamıyor.

Velhasıl bu para öyle bir şey ki, ne onunla oluyor ne de onsuz.