Özgürlük torbacıları

Abone Ol

Toplumumuzun en zayıflarını hedef aldılar, en tecrübesizlerini hayatın en başında olanlarını en kolay etki altına alınabilenlerini, fani lezzetlere en aç olanlarını, gözleri en kolay boyanabilenlerini, haletiruhiyeleri en kırılgan olanlarını en kolay kanabilecekleri hedef aldılar.

Muhalefet yıllardır sistematik olarak gençliği hedef aldı. Türlü türlü hile ve desiselerle ruhlarına işlediler hedeflerini. Hiç renk vermeden, asıl hedef ve gayeye dair en ufak ipucu dahi vermeden, gençleri kendi emellerinin taşeronu yapmak için topyekûn gayret içindeler.
Metot basit, ama işliyor.

Okul önlerinde gençleri tuzaklarına düşürmek için bekleyen torbacılar misali, önce gençlerin güvenini kazanabilmek için dostane bir yaklaşım sergileniyor. Rol modeller "oluşturulup" sonra kullanılıyor. Bunun için her şeyden önce hayranlık uyandırılıyor. Bir gencin aklını en kolay çelebileceğiniz, dikkatini yoğunlaştırabileceğiniz şey nedir?

Elbette eğlence... (Ki bu sektörün en iyi işleyen mekanizması sinemadır, TV dizileridir. Şimdilerde bu skalaya bir de sosyal medya eklendi… İşte bu mecralarda her şey normalleştirildi. Ki zaten bu mecralar bu yüzden kurulmuş sektörlerdi… İşte bunu yaparak bırakın okul önlerini, evlerimizin, odalarımızın içine kadar girdiler…)

Gençlerin bu zaafı inanılmaz bir sinsilikle ustaca kullanılıyor.

Nasıl mı? Örneğin gençlerin günlerinin büyük bir bölümünü geçirdiği oyun platformları var. Orada oyunculara yönelik oyun içinden canlı yayın yapan ne idüğü belirsiz tiplemelere dikkat edin.

Tamamı muhalif çizgide, kimi yaptığı canlı yayınlarda ateizm propagandası yapıyor, kimisi deizm propagandası ile meşgul, hiçbiri “Ben CHP'liyim veya İYİ Partiliyim” demez fakat tamamı muhalif. Hatta renk vermemek için aralarından bağımsız milletvekili adaylığını açıklayan ve gençlerin cebinden çektikleri kuruş kuruş online bahşişlerle hayatlarını idame ettiren milyon takipçili muhalif medya tarafından parlatılan tipler var.

Gençler bu reel hayattan kopuk tiplemeleri rol model alıp hayranlık duyduğu anda ellerine düşmüş oluyor. Onların dinlediği müziği dinliyor, müzik deyip geçmeyin, örneğin felsefesi eşcinsellik üzerine bina edilmiş k-pop alemine yöneliyor. Genç tabiatı gereği hayranlık duyduğuna özeniyor. Hayranlık uyandırıldıktan sonra ikinci adım olarak şu temel iki mesaj veriliyor:

1. Sen özgürsün, çevren, ailen, içinde yaşadığın toplum ve Allah sana karışamaz. Ne düşüneceğine, nasıl yaşayacağına, kiminle sevişeceğine senden başkası karar veremez.

2. Sen, senden önceki nesillerden daha zekisin, daha bilgilisin, onların inanışı, yaşam tarzı yanlış. Bak Müslüman devletlerde yaşayan insanlar sefalet içindeyken benim sana empoze etmeye çalıştığım yaşam tarzını benimseyen batı refah içinde...

Aynı metot sokak röportajcıları ile dizilerle, reality programları ile sosyal medya fenomenleri ile vs. vs. uygulanıyor.

Altın vuruşu ise muhalefet partileri yapıyor. Kendilerine her mikrofon uzatıldığında gençlerin yarınlarını çaldınız mesajı ile zaten kafası karışmış gençlerin damarına umutsuzluk zehrini enjekte ettiğinde, karşımızda ailesi ve toplumu ile kavgalı, hükümete muhalif, tarihinden ve dininden uzaklaşmış, yarına dair umudu olmayan ve muhalefetin bir enstrümanı haline gelmiş gençleri buluyoruz.

Çözüm:

Yalanlarla kandırılan gençleri doğrularla geri kazanmaktır.

Evet genç adam sen özgürsün, özgürlüğünü ve bağımsızlığını Batı taklitçiliğinde değil kendi köklerinde bulacaksın. Seni Allah'a kul olmaktan çıkarıp Batı'ya köle yapmaya çalışıyorlar. Unuttuğun şu ki Allah’a köle olacağım diye Allah’tan kaçtığında, Allah’tan başka herkese ve her şeye köle olduğundur.

Evet genç adam Batı'nın refah seviyesi senin refah seviyenin üzerinde.

Senin coğrafyan İslam'dan uzaklaştıkça sefaletle, Batı coğrafyası Hristiyanlıktan uzaklaştıkça refah ile tanıştı. Neden mi? Tarihi okumalarınızı dikkatlice yaparsanız göreceksiniz, Batı’da bilim ve ilim insanlarının engizisyon mahkemelerinde sözde din adamları tarafından ipe yollandığı karanlık dönemleri. Batı ne zaman ki ilime ve bilme kapı araladı o zaman ayaklandı. Lakin ayaklanmayı besleyen unsur ise Batı dünyasının emperyalist sistemle iliğini emdiği Müslüman ülkeleri oldu çünkü değerli olan her şeyi çalmak ve bunu hak saymak Batı’nın ahlakıydı.

Bizlerin güçlü olduğu ve dünya düzenini yönettiği dönemlere baktığınızda göreceksiniz ise şudur; onların dini bilimin-ilimin önünü keserken, senin dininin gölgesinde bilim ve ilim altın çağını yaşadı. Farabileri, Birunileri, İbn-i Sina'ları çıkardı. Üstelik Batı bugün gelmiş olduğu noktayı geçmişte İslam âlimlerinin ortaya koymuş olduğu ilmi çalışmalara borçlu. Modern matematiğin başlangıç noktası olan sıfır rakamını dahi “seninle aynı dine sahip” olanlar icat edip verdi Batı'nın eline.

Senin çöküşün kültürel kodlarından koptuğunda başladı, yükselişin ise yeniden özüne döndüğünde başlayacak.

“Gençlerin yarınını çaldılar” diyenlere aldanma, sizin yarınlarınız için mücadele ediyoruz. Libya'da, Suriye'de, Doğu Akdeniz'de, senin yarınların için uğraşıyor bu insanlar. Yarın sen göğsünü gere gere kendi ülkenin otomobiline bin diye kuruluyor TOGG, senin ülke sınırların korunsun diye yapılıyor İHA’lar SİHA’lar vb.

Bu ülkenin geleceğine yapılan her yatırım aslında senin için yapılıyor.

Seni kandırmalarına müsaade etme.