Sosyal medyanın etkisiyle, bazı diziler uzun bir müddet hayatımızın manşetinde yer alıyor kanaatimce. Sürekli dizi hakkında konuşuluyor, nereye dönsek karşımıza o çıkıyor. Bunlardan biri de “Bir başkadır” dizisi. “Ötekileştirmeyi”, eleştiri dizisi olarak sunan o meşhur dizi. Dizinin iddiası temel olarak şuydu: “Laik kesimin İslami kesime, özellikle başörtüsü ekseninde yaptığı ötekileştirmenin eleştirilmesi, bu ötekileştirme ile yüzleşme. “Ve bittabi başroldeki karakter başörtülüydü. Ancak sanırım diziyi çekenler ne yaptıklarından habersiz. Çünkü dizide ötekileştirme eleştirisi var, evet, ancak eleştiri demeye bin şahit ister. Çünkü eleştirirken ötekileştiriyor. Yani dizi, “Kurusıkı eleştiri” esasında. Nasıl? Psikolog kadın, bir arkadaşına başörtülü danışanını aşağılıyor. “Onca yıl okuduk yurtdışında, geldik, yine aynı görüntüler, mağaraya hapsolmuş gibiyiz.” minvalinde cümleler kuruyor. Arkadaşı ise onun bu tavrını kınıyor.
İşte esas ötekileştirme burada devreye giriyor, zihniyetin ötekileştirmesi. Senaryo zaten ötekileştirme yapıyor, sinsice. Ötekileştirdiği için arkadaşını kınayan kadın modern bir hayat yaşıyor, açık giyimi tercih etmiş, diksiyonu/konuşması gayet düzgün, eğitimli, kibar. İlk bakışta batılı zannedilir. Ancak ilerleyen bölümlerde ailesi geliyor ve biz kadının Kürt kökenli olduğunu görüyoruz. Ablası başörtülü ve evet, tahmin edeceğiniz gibi psikolog kardeşinin aksine kaba konuşan, hantal, diksiyonu/konuşması berbat. Moderniteden uzak rüküş giyimli, eğitimsiz, kocasıyla sürekli bağrışan bir kadın. Karakterler neden böyle yazıldı? Devam edelim. Başroldeki kız başörtülü. Orta gelirli bir aileden. Ne iş yapıyordur sizce? Evet, doğru tahmin ettiniz. Laik kesim, kırk yıllık alışkanlığından sözde özeleştiri dizisinde de vazgeçmedi.
Başörtülü başrol kızımız, yalnız yaşayan seküler bir, adamın evine gündeliğe gidiyor, hizmetçi yani. Bununla da yetinilmemiş. Kız, kaba tabirle: Alık. Geç anlıyor. Eğitimli bir insan bu kızla iletişim kurmakta zorlanıyor. Açık giyimli kadınların eğitimli olmasına karşılık, başörtülü bir tane eğitimli kadın yok. Üstelik başroldeki kızı da, “aptal” bir karakter olarak yazmayı uygun bulmuşlar. Gündeliğe gittiği adam da amaçsız yaşayan biri, tek derdi bir adamla sex yapmadan tek bir gece bile geçirmemek. O adam da aşağılanıyor dizide, sanırım bu: “Kendi mahallemizi de eleştirdik.” demenin bir türü. Aslında tüm bunlar hikâye. Dizinin asıl can alıcı noktasına geçiyoruz şimdi. Senaryonun en hin bölümü. İmamın kızı! Saygıdeğer hoca efendinin… Kız başörtülü. Bastırılmış duyguları var. Geceleri gece kulüplerinde ailesinden gizli takılıyor, uyuşturucu madde kullanıyor. Ve sonunda ne oluyor? Kız, açılıyor. Babası hoşgörüyle karşılıyor, kendi kendine ağlıyor. Neden ötekileştirmenin eleştirildiği bir dizi yazdığınızda imamın kızına açılma sahnesi yazarsınız?.. Bu sorunun cevabı ötekileştirmenin aslında zihnen seküler cenahı rahatsız etmediğinin göstergesi . Eğer gerçekten samimi ve dürüstseniz, bir dizide de seküler kesimden eğitimli bir kadın kapanma kararı alsın, tesettüre girsin. Bunu yapabiliyor musunuz? Yapabileceğinizi sanmıyorum. Neden? Hadi size bir yönetmen cevap versin, seversiniz. Ne diyordu Woody Allen? “Bilirsiniz ki bazı insanların bazı sözcüklere karşı korkuları vardır? Sizin utandığınız böyle bir sözcük var mı?”