Ramazan ayının kısacık süresi içerisinde başlığa konu meseleyi bütünüyle değerlendirmek pek mümkün olmasa da bir nebze geçmiş günlerimizle hasbıhal etmenin gerekliliğine olan inancımdan ötürü yazmaya başladım. Kadim edebiyatımızda Ramazaniye ve Ramazannameler önemli bir yer tutar. İlk dönem sözlü edebiyatımızda ve izleyen dönemlerin tamamında Müslüman şair ve anlatıcılar Oruç ve Ramazan’a dair metinler ürettiler. Nabi, Niyazi Mısri, Nedim, Neşati, Naili, Sabit, Koca Ragıp Paşa, Şeyh Galip … gibi klasik dönem şairleri bu hususta önemli metinler bırakmıştır. Tevfik Fikret ve Mehmet Akif’in de bu hususta kaleme aldığı metinler var. Gelecek hafta sonu imkân hasıl olursa Fikret ve Akif’i yazacağız inşallah.
**
Üsküdar’ın hayatımda özel bir yeri var. Bağlarbaşı ve Atik Valide bende özel bir yerde durur; çünkü İstanbul’da öğrenci olarak kaldığım ilk yurt “Atik Valide Öğrenci Yurdu”dur (1979). İstanbul’un bütün semtlerinin hayatımda bıraktığı izler var. Beyazıt, Cağaloğlu, Galata, Fatih, Eyüp, Şişli, Kadıköy … semtlerinde iş sebebiyle kaldığım oldu; ancak 1979’dan sonra Anadolu yakası daimî ikametgâh yerim oldu.
1980 yılından itibarın Bağlarbaşı, Reisül Küttap sokakta bir grup talebe arkadaşla ikamet etmeye başladım. Bizim sokak Bağlarbaşı Surp Gerard Ermeni Kilisesi’ne çıkardı. Onu sağımıza alıp Çinili Cami ve Çinili Hamam’dan Atik Valide Camisine yürürdük. Cami avlusu ve civardaki tüm yokuşlu sokakların başında Yahya Kemal’in o kült şiirini arkadaşlarla okur ve gerçek sokağın hangisi olabileceğini tartışırdık. Kimine göre camiyi solunuza alıp bugünkü Üsküdar Belediyesi binasına inen yokuştu. Kimisine göre aynı istikamette Toptaşı caddesinden Ahmediye’ye inen yokuş.
Yıllar sonra Yahya Kemal’in düşünce dünyasını anlamaya çalışırken bir söyleşisinde bu sokağı tarif ettiği metinle karşılaştım (Sermet Sami Uysal'ın "Yahya Kemal Beyatlı Şiire Adanmış Bir Yaşam"): “Atik-Valde, Toptaşı’nda. Orda deliler vardı. Atik-Valde, Nurbanu Sultan’ın camisiydi. I. Selim’in karısı, III. Murat’ın annesi olan Nurbanu Sultan, nüfuz rekabeti yüzünden saraydan çekilmeye mecbur edilip Üsküdar’daki köşküne gitti. … Neyse cami ile etrafındaki medrese, bimarhane, mektep, Şabaniye Dergâhı, imaret çepçevre bir mimari kadro içindedir. Caminin arkasında mezarlık, önünde şadırvan var. Fakat maalesef bugün bunlar harap (Külliye daha sonra tamamen yenilendi. İstanbul, Üsküdar’da Toptaşı semtinde Mimar Sinan’ın 1577-1583 yılları arasında Nurbanu Sultan adına yaptığı cami, medrese, darüşşifa, kervansaray, hamam, imaret gibi yapılardan oluşan Atik-Valde Sultan Külliyesi bulunmaktadır). Nurbanu Sultan, Venedikli bir kadındı. Ben 1934’te Moda’da oturuyordum. Hemen her gün Üsküdar’a gidip orayı keşfe çalışıyordum. Atik-Valde’den Karacaahmet’e bir sokak iner. 1934’te bir Ramazan günü, o dar sokakta durdum. Halkı, kerpiç evleri, bakkal dükkânını seyrettim. O empresyonu (intiba, izlenim) aldım. Taksiye binip Moda’ya avdet ettim. İşte ‘Atik-Valde’den İnen Sokakta’ isimli şiirimi, o intibaımı yavaş yavaş işleyerek bu sene bitirdim.”
Bu anlatıya göre Atik Valide Camisini arkanıza alıp Çinili Cami Sokağa yürürken sağda Eski Toptaşı Caddesi’ne inen Valide İmareti Sokağı var. Bir iki gün önce bu yazı için yıllar sonra yeniden gittim sokağa. Bir köşede durup şiiri yeniden okudum.
“İftardan önce gittim Atik-Valde semtine,/ Kaç defa geçtiğim bu sokaklar, bugün yine,/ Sessizdiler. Fakat Ramazan mâneviyyeti /(…)Top gürleyip oruç bozulan lâhzadan beri,/ Bir nurlu neş’e kapladı kerpiçten evleri. / Yâ Rab nasıl ferahlı bu âlem, nasıl temiz! / Tenhâ sokakta kaldım oruçsuz ve neş’esiz. / Yurdun bu iftarından uzak kalmanın gamı/ Hadsiz yaşattı rûhuma bir gurbet akşamı./ Bir tek düşünce oldu tesellî bu derdime;/ Az çok ferahladım ve dedim kendi kendime:/’Onlardan ayrılış bana her an üzüntüdür;/ Mademki böyle duygularım kaldı, çok şükür.”
Yahya Kemal uzun yıllar Paris’te kalmış, milletin değerlerinden ve inanç dünyasından kopmuş ve Paris’te yeniden değerleriyle tanışmış bir şair. Gelenek, inanç, değerler onda bir hasret ve özlem yumağı olarak karşımıza çıkar. “Ezansız Semtler, Süleymaniye’de Bayram Sabahı, Üsküdar’ın Dost Işıkları, Hayal Şehir, Ziyaret …” bize hep bu özlem dolu özü taşır.
“Gönlüm, dilim, kanım ve mizacımla sizdenim/ Dünya ve ahirette vatandaşlarım benim.”