Kadim Mardin şehrinde Artuklu Üniversitesi’nin konferans salonunda dün “Ortadoğu’da Oyun Bozucu Bir Aktör-Müslüman Kardeşler” paneli gerçekleştirildi. Arap, Boşnak, Kürt ve Zaza katılımcılar İhvan’ı anlattı. Mardinlilerin çok büyük ilgi gösterdiği panelin İhvan ile ilgili dünyanın çeşitli coğrafyalarındaki örnekler dile getirildi.
Kadim Akademi tarafından organize edilen panelin açılışını Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Ağırakça yaptı. Prof. Dr. Ağırakça hocanın konuşması, sivil bir rektörün konuşmasıydı ve bu coğrafyaların hareketlerinden uzak kalmayan bir bilim insanının duruşuydu, dersti, tarihti, daha da önemlisi ezber bozandı.
Programın düzenlenmesinde ve Mardin’de entellektüel hayatın gelişmesinde çok büyük emeği geçen panelin moderatörlüğünü üstlenen Prof. Dr. İbrahim Özcoşar, Müslüman Kardeşler’i Mardin’de konuşmanın önemli olduğuna değinerek, İhvan’a yapılan saldırıların nedenlerini sıraladı.
Programda ilk sözü “Devrim ve Darbe Arasında Mısır’da Müslüman Kardeşler” başlığıyla Dr. Cemal Abdülsettar yaptı. Abdülsettar, İhvan’ın 2002 yılında 3 aşamalı topluma açılma projesini hayata geçirdiğini anlattı. Dr. Abdülsettar bu merhaleleri, “İhvan’da birinci merhale Müslüman fert, ikinci merhale Müslüman aile, üçüncü merhale Müslüman toplum, dördüncü Müslüman devlet, beşincisi Müslüman devletler ve altıncı merhale hilafet mekanizmasının tekrar oluşturulması” olarak sıraladığı konuşmasında, her bir aşama arasında ise 20 yıllık süre olduğuna dikkat çekti.
29 yıl 120 gün süren Mübarek rejiminin ardından 25 Ocak 2011’de başlayan ve tarihe “25 Ocak Devrimi” olarak geçen Mısır’daki dönüşüm sürecini aslında bu kadar erken beklemediğini ifade eden Abdülsettar, izlenimlerine göre devrim için biraz daha bir süreç geçmesi gerektiğini tahmin ettiğini dile getirerek, “Ancak İhvan, devrim olduktan sonra fedekarlık yaparak zalim yöneticiler karşısında halka beraber oldu” diye konuştu. Mısır’da 10 bine yakın kişinin şehit edildiğini belirten Abdülsettar, yine de umutlu olduğunu vurgulayarak, Türkiye halkına destek ve yardımları için teşekkür etti.
İkinci sözü “Tunus’ta Müslüman Kardeşler-Gannuşi Örneği” ile ben aldım. Tunus’ta ülkenin son 100 yıllık siyasi hayatına damgasını vuran ve ülkenin en güçlü partisi olan Nahda’nın, Mısır’daki İhvan çizigisini benimsemekle birlikte “yöntem” olarak farklı davrandığını, toplumun diğer kesimleriyle bağ kurabilmek için yaşanan kamplaşmanın, Mısır’daki gibi olmadığını açıkladım. Özellikle “sivil devlet” vurgusu yapan Muhammed el-Gannuşi’nin “Özgürlüklerin geliştiği yerde İslam gelişir” diyerek ana hedefini ortaya koyduğunu, “İslam ve demokrasi” bağlamında Tunus’ta düşünce bazında çok sorun yaşanmadığını anlatmaya çalıştım.
Benim ardımdan üçüncü konuşmayı “Balkanlar’da İslami Hareket: Aliya Örneği” ile Dr. Hüseyin Kansu yaptı. Kansu, Bosna’daki Genç Müslümanlar Hareketi’nin anlaşılmasının önemine işaret ettiği konuşmasında, Aliya İzzetbegoviç’in bu hareketin bir mensubu olduğunu, Genç Müslümanlar Hareketi mensuplarının çalışmalarının gerek Bosna Savaşı gerekse daha sonraki süreçte çok önemli olduğunu söyledi.
Aliya’nın İslam’ı doğru anlamak için kaynağından öğrenme noktasında büyük emek sarf ettiğini belirten Kansu, savaş sırasında eşini de Türkiye’ye emanet ettiğini kaydetti.
Programın son konuşmacısı ise, “Müslüman Kardeşler ve Kürtler-Yekgirtu Örneği” ile İsmail Rewandi üstlendi. Rewandi konuşmasında, “1954-1950 dönemleri arasında Irak ve Kürdistan’da İhvan çalışmaları başladı. Özellikle Kürdistan’da her partinin bir silahlı kolu oluştu; ama biz sivil kalmayı tercih ettik. İhvan-ı Müslimin ile hiçbir bağlantınız olmasa da İhvan fikriyle hareket edebilirsiniz. İhvan bir mederesedir, okuldur, bu yol itidalin yoludur. Biz de ağırlıklı olarak bu yöntemle çalışıyoruz” ifadelerine yer verdi.
Program için emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. İnşallah üniversitelerimiz, Ortadoğu coğrafyasındaki hareketleri anlama noktasında daha fazla çaba sarf ederler.