Komiklik bizim toplumun geninde var. Bu yüzden insanımızı güldürmek zor iş. Zira insanımızın geneli komik, her biri bir şovmen sanki. İnsan normal, doğal halleriyle güldürür, yapmacık halleriyle değil. Başımıza gelen olaylar ya da hayata dair yaptığımız gözlemlerden bir fıkra kitabı çıkar veya stand-up show çok rahat hazırlanabilir.
Mesela benim dedem… Bütün yaptıkları neredeyse bir stand-up gösterisi gibidir. Bir zamanlar küçük bir bahçesi, çok da sevdiği tavukları vardı. Her gün takım elbisesini özenle giyer, o siyah kravatını titizlikle takar, Meclis’te Genel Kurul oylamasına yetişecek bir milletvekili edasıyla bahçesindeki kümese gider, yumurtalarını toplardı. Ve orada, kümeste, çok sevdiği tavuklarına karşı saygıda kusur etmezdi.
Üstelik dedem bu yaptığını çok da normal karşılar, bir anormallik olduğunu düşünmez, aklına bile getirmezdi. Ne kadar uyarılsa da istediğini yapmaktan bir türlü vazgeçmez, kararında da ısrar ederdi.
Dedem çılgındır, kırmızı ışıkta geçer, yeşil ışıkta durur, sarıda kafasına göre takılırdı. Çarpınca hasar gören yeri belli olmasın diye arabasını bantlamış insandır, benim dedem. Üstelik arabanın rengiyle de uyumlu bant yapıştırmıştır. Yani anlayacağınız, estetiğe, ahenge de önem verdiğini göstermeyi ihmal etmezdi. Tıpkı kümese giderken üzerine çektiği cilalı takımları gibi.
Dedem bildiğiniz doğaldır, organik, saf, kompleksiz bir yurdum insanıdır. Biz onu böyle tanıdık, böyle sevdik, böyle benimsedik. Kendisine zarar gelmediği sürece halimizden de şikâyetçi değiliz.
Gelgelelim. Dedem iyidir hoştur da sakarlığıyla da meşhurdur, bu yüzden başına çok dert açmışlığı vardır. Misal, bir keresinde budamak için çıktığı ağaçta kendi oturduğu dalı kesmiş ve yaralanmıştı. O gün az korkmamıştık, ama çok da gülmüştük. Bazen dedemin çizgi filmlerden fırlamış bir karakter olduğunu dahi düşünmedim değil.
Ya size babamdan da bahsetmiş miydim? Babaannemin feveranla haber vermesiyle olay yerine anında intikal eden babamın, ağaçtan düşen dedemin kanlar içindeki halini görünce bayıldığından, babaannem hangisine yardım edeceğine şaşırdığından. Yardım isteyen babaannem, iki kişiye birden yardım etmek zorunda kalmıştı. Anlaşılan bizim ailede komedi genetik.
Bazı insanları ne kadar uğraşırsak uğraşalım, değiştiremiyoruz, maalesef. Onları bu haliyle kabul etmemiz, sevmemiz gerekiyor.
İnsanımızın, gülmeye, tebessüm etmeye ihtiyacı var. Çünkü hüzünler, acılar çoğaldıkça gülmek azalıyor, kıymeti artıyor ve lüks hale geliyor.
Allah (CC) gülmemizi, gülümsememizi daim etsin. “Tebessüm etmek sadakadır”, bu sadakayı daima verebilmek duasıyla.