Orada büyükler var, oruç tutuyorlar; şurada yiyelim!

Abone Ol

Nezaket önemli haslet kâri. (Parantez içinde şunu söylemeliyim; “kâri” diye hitap edişimden rahatsız olanlar olduğunu gördüm. Rahatsızlıklarını başım gözüm üstüne kabul ettiğimi ama yine de böyle hitap ederek yazmaya devam edeceğimi söylemem lazım. Zira ben yazarken muhabbet ediyorum. Hem kendim için hem de okuyan için bir samimiyet kurmaya gayret ediyorum. Ve en fazla böylesini yapmaya yetiyor istidadım. Hem okuyan kişiye bir isim bulmanın ve öyle hitap etmenin neresi rahatsız edici ki? Bilemiyorum) Hem de çok önemli bir haslet nezaket hatta belki de nasip olan bir şey ve bazıları bu meselde nasipsiz. Üzülüyor muyum onlara? Sanmıyorum, üzülecek daha mühim ve daha başka meselelerim var benim. Onlara en fazla ya da belki de sadece acıyorum. O kadar.

Ramazan ayı geldi ve geçiyor hatta sen bu yazıyı okurken çoktan bitmiş ve bayrama erişmiş olacağız. Ama ben yine de ramazanla ilgili bir şeyler yazayım. Aslında niyetim bir bayram yazısı yazmaktı ama olmadı işte. Başka bir dert ve bir başka mesele düştü zihnime. Aslında senin de bildiğin, şahit olduğun hatta maruz kaldığın bir mesele.

Herkesin günahı kendine. Kim ne günah işliyor, nasıl yaşıyor ya da nasıl yaşamıyor beni çok da ilgilendirmiyor. Kendi günahlarımı dahi anlamaya, anlatmaya ve hatta kendime itiraf etmeye bile gücüm yetmezken başkalarının günahlarını da yüklenip de taşıyacak o gönül yok bende. İsteyen orucunu tutar ve istemeyen tutmaz yani. O kendi ile Rabbi arasındaki mesele. Ama ben bir başka tarafına takılıyorum yine meselenin. Tutmayanların tutanlara nezaketen de olsa saygı göstermesi gerekmiyor mu be kardeşim? Hiç değilse dalga geçer gibi, göze sokar gibi yapmasalar bu nezaketsizliği diyorum kendi kendime ama olmuyor. Bilerek, isteyerek yapıyorlar, başka izahı yok. Hem de bunlar boş zamanlarında nezaket, insanlık, saygı falan nutukları atan adamlar. Neyse…

Geçenlerde bir video izledim. Sen de izlemişsindir. Konya’da iki kardeş… Bir alışveriş merkezinde. Büyüğü belki yedi sekiz küçüğü de dört beş yaşlarında. Yüzlerini duvara doğru dönmüşler ve ellerindeki dondurmaları gizli saklı yiyorlar. Biri, muhtemel ki büyük olanı diğerine diyor ki “Gel şu tarafta yiyelim, orada büyükler var. Onlar oruç tutuyor, görmesinler” ve yüzlerini duvara dönerek dondurmalarını gizli saklı yiyorlar.

Çocuklardan öğrenecek çok şeyimiz var. Hem de çok fazla.

Ezcümle bir bayram daha geldi. Her bayram söylediğimi yine söyleyeyim; insan bayramda nerede olmak istiyorsa oralıdır…

Hayırlı bayramlar…