Başını yaslayacak bir evi, yatağı olmayan bir çocuk düşünün. Sabahları aç kalkıp, geceleyin yıldızlara bakarak uyuyan bir anne hayal edin. Filistin topraklarındaki insanlar, her gün sadece hayatta kalmaya çalışıyor. İnsanlık dışı bir şekilde, masum sivillerin yaşamına son veren şiddet dalgaları altında, yaşam savaşı veriyorlar.
İsrail'in acımasız saldırılarıyla, sadece binalar değil, umutlar da yıkılıyor. Gıda ve temel ihtiyaçlarla dolu olan refah kapısı, kapatılıyor ve masum insanlar açlıkla yüz yüze kalıyor. İnsanlık, bu dramı sessizce izliyor mu?
Çocuklar, anne ve babalarını, kardeşlerini, evlerini ve geleceklerini kaybediyorlar. Ve biz, uzaktan seyredip acılarını anlayamayız. Onlar, sadece birer haber başlığı değiller, onlar insanlar, hayatlarını ve sevdiklerini kaybetmiş olan gerçek insanlar.
Filistin topraklarında yaşanan bu dramı görmezden gelmek, insanlık adına büyük bir ayıp. Bu acıları hissetmek, sesimizi yükseltmek ve adalet için mücadele etmek bizim görevimiz.
Dünya, Filistin'deki bu insanlık dramına sessiz kalmamalı. Barış ve adalete doğru bir adım atmak için hep birlikte çalışmalıyız. Belki de ancak o zaman, yaralar iyileşir ve umut yeniden yeşerir.