Ömür bir yol, insan yolcu

Abone Ol

Yolda olmak derin bir hâl kâri. Öyle sade ve sadece bir eylem değil yani. Üzerine derin düşünceler kurulmuş, derin manalar verilmiş, şiirler yazılmış, türküler söylenmiş, gidilmiş, gelinmiş ve beklenmiş. Hasılı sırlarla bezenmiş bir hâl bu yolda olmak.

Kimi, dünyanın var oluş serüvenini bir yola benzetmiş; kimi, kendi hikâyesini yola düşürmüş; kimi, yolcu olmuş; kimi yoldaş ve kimi yol. Garip yani. Herkes yolcu bu dünyada ama bazıları yolda yoldaş olmayı, kendilerine bir yoldaş bulmayı, yol açmayı ve kendisi için değilse bile birilerine yol olmayı başarmışlar. Ne güzel.

Yoldan başka bir de yoldaş var yani. Eskiler de pek çok şey söylemiş mevzu hakkında. “Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişme!” demişler mesela. Ağır söz ve çokça da sitem içeriyor. Ders veriyor yine atalar bize bir sözle yani. Zira bir yola çıkmak, yolda olmaktan daha zor. Bana kalırsa “Yolda vefa ile yürünür.” demenin bir başka şekli bu cümle. Yani yolda yoldaş mühim. “Evvel refîk bâde’l tarîk” diyenin hakkı var. Yani bir yoldaşı olana, bütün yollar kısa olur. Yoldaş bulmayan, yol bulamaz; yolda olmadan, yolcu olunmaz. Kabul ama yine de benim kanaatim “yol insanın içinde” yani gönlünde ve gönlüne girmeyen kimse yoldaşı olamaz insanın.

Yolun en acı tarafı gitmek değil bence; beklemek. Beklemek acı, can yakan bir hal. Ama kimi beklediğin de önemli elbette. Çok önceleri “beklenen güzelse beklemek de güzeldir.” diye bir cümle kurmuştum. Şimdi olsa yine aynı cümleyi kurar mıyım bilmiyorum.

Bir de yolunu kaybetmek var ki Allah korusun! Ne zor iş. İnsan yolunu kaybeder bazen. Dünyanın rengine aldanır, hırsının eline düşer, acele eder, zaten olacak olanı “yanlış yollar” ile elde etmeye çalışır ve kaybeder yolunu. Oysa “Erişir menzil-i maksuda aheste giden.” Sabreden, şükreden ve sebat eden yani. Sonra o yanlış yoldan dönmek istese de bulamaz çare. İşte tam o halde bir “yol göstericiye” ihtiyaç duyar. O olmazsa yolda kalır, kaybolur, yazık olur. “Yol nedir?” deseler bana, tam da bu yüzden “sabırdır” derim.

Yolun çağrıştırdığı biraz olumsuz bir hâl de yok değil. Hep gidenin üzerinden kurduğumuz bir romantizm bu. Yol deyince gitmek, yolcu deyince gidenler geliyor aklımıza hep. Ama bence bütün yollar gitmek için değildir ki. Gelmek içindir de aynı zamanda. Yol başlarında gidene ağlayandan ziyade gelecek olanı bekleyenler beni çok daha çekiyor kendine. Hatta gelmeyeceğini bilse de bekleyenler.

Ezcümle ömür bir yol; insan yolcu…