Ölürsem bilesiniz ki, üzerimdeki benim kefenimdir..!

Abone Ol

Tarih 26 Ağustos 1071, Malazgirt’te mübarek bir cuma sabahı, artık gün doğmak üzere… Bembeyaz elbisesi ile yağız atının üzerinde duran Sultan Alparslan, ölüm sessizliğinde kendini dinleyen elli bin civarındaki yiğide sesleniyor: “Eğer ölürsem bilesiniz ki, üzerimdeki benim kefenimdir.Biz ne kadar az olursak olalım, onlar ne kadar çok olursa olsunlar, bütün Müslümanların minberlerde bizim için dua ettikleri şu anda kendimi düşman üzerine atmak istiyorum. Ya muzaffer olurum gayeme ulaşırım, ya da şehit olarak cennete giderim…”

Dünyaca ünlü Malazgirt savaşı işte bu sözlerle başladı. Bizans İmparatoru Romen Diyojen’in 200 bini aşan ordusuna karşın Alparslan’ın ordusu, Selçuklu Devleti’ne tâbi olan ve Mervânî Emirliği’nden gelen 10.000 Müslüman Kürt askeri ile birlikte 50 Bin kişiden oluşuyordu… Alparslan’ın hücum emri ile bir hilal vaziyetinde Bizanslılar’ı kuşatan Türk ordusu, aynı gün akşama doğru Romen Diyojen ve askerlerini perişan ederek diz çöktürmüştü… Malazgirt Ovası’nda Sultan Alparslan’ın kazandığı bu büyük zafer, sadece Türk-İslam dünyasına değil tüm insanlık tarihine yeni bir dönemin kapısını aralamıştır. “Türkler’in Anadolu’ya girişini sağlayan ve Anadolu’nun kapılarını Türkler’e ardına kadar açan” bu büyük zaferle, Selçuklu Devleti İslam dünyasının lideri olur iken, Anadolu’nun ardından İstanbul ve Balkanlar’a açılan fetih hareketlerinin de dönüm noktası olmuştur.

Bu büyük zaferden 946 yıl sonra yine bugün, ülkemiz büyük bir kuşatmanın ve tehdidin gölgesi altındır. Başta emperyalist katil ABD olmak üzere, bazı AB ülkeleri 15 Temmuz darbesinde FETÖ Maşası ile yapamadıkları o hain kuşatmayı “Koridor safsatası’’ ile yeniden tekrarlamak istemektedirler! Gözümüzün içine baka baka El Kaide, DAEŞ yalanı ile hemen sınırımızın yanı başında yüzlerce kilometrelik bir cephede “Terör devleti’’ kuruyorlar! Sınırın sıfır bölgesinde Türkiye’ye savaş açmak için gavurdan daha gavur adamlarla birlikte “Şeytan Ordusunu’’  kurmanın hazırlığı içindeler.. ABD ortağı olduğu PKK-YPG’ye son dönemde indirmiş olduğu yüz binlerce ağır silahın artık çetelesini kendisi bile tutamamaktadır…

Hal böyle iken, bütün Türk ve İslam düşmanı tok köpeklerin bir araya gelerek, alenen ülkemizi dört bir koldan kuşatma planları yapıyorken, medyadaki bazı kalemşorların esas gündemi karartmak adına, paçasını FETÖ’ye kaptıran Kılıçdaroğlu’nun “iç çamaşırı ve tutuklanması’’ üzerinden PR’ını yapıyor olmaları oldukça manidardır… Evet, bu dolmayı bizim medyadan da birileri, bilerek ya da bilmeyerek yutmuş olabilir. Lakin ülkemizin bekası zinhar ıskalanacak veya üzerinde hamaset yapılacak bir konu değildir.! Ve dahi kimsenin “Tavşana bak diyerek tazıyı aşırmasına da” müsaade edemeyiz…

Demem o ki dostlar; Suriye’nin kuzeyinde bilgimiz dışında milli varlığımızı tehlikeye sokacak hiçbir oluşuma asla müsaade etmemeliyiz. Elbette hükümetimiz ve güvenlik güçlerimiz gerekeni fazlası ile yapmaktadırlar. Lakin bir türlü “Başkasının şeyi ile gerdeğe girilemeyeceğini’’ anlamayan bu PKK’lı teröristlere ve stratejik ortaklarına artık bu durumu anladıkları dilden de anlatmanın zamanı gelmiştir. Şimdi hep birlikte ülkemizin bekası için vatan ortak paydası etrafında birleşerek varlığımıza göz diken bu soysuzlara karşı Malazgirt’te olduğu gibi top yekûn topraklarımızı savunmalıyız. Sorumluluğumuz büyüktür ve Türkiye sadece Türkiye’den ibaret değildir. Gün, Sultan Alparslan gibi  “Ben bu yola kefenimi giydim de çıktım” diyen Cumhurbaşkanımızın yanında durma günüdür…

Malazgirt Zaferimizin 946. yıldönümü kutlu olsun…