Ölüm ve acının sponsoru medya!

Abone Ol

Seçimlerden sonra şiddet ve terör yeniden yükselişe geçince “90’lara geri mi dönüyoruz?” endişesi yaşanmaya başladı. Bunun böyle olmayacağını biliyorduk; ancak çok farklı kesimlerden gelen tespitler de Türkiye’nin 90’lara geri dönemeyecek bir noktada olduğunu ortaya koyuyordu.

Ancak geçtiğimiz günlerde bir haber ajansımızın servis ettiği fotoğraflar ve sonrasında yaptığımız bir araştırma, Türkiye o karanlık dönemlere geri dönmese de medyanın bir kısmının çoktan 90’lara döndüğünü gösterdi bize.

Birden fazla askerin şehit olduğu saldırının hemen ardından çekilen fotoğraf dehşet vericiydi. Olaydan hemen sonra yakın mesafeden çekildiği anlaşılan fotoğraflar abonelerine servis edildi. Birkaç dakika sonra medyamızda editoryal birikimin ne kadar düşük seviyelerde olduğunu, medyanın kendi içinde bir denetim mekanizmasının olmadığını anlayıverdik. İnternet siteleri bu dehşet verici fotoğrafları ardı ardına yayınlamaya başladı.

Bazı ajanslar fotoğrafları buzlandırmadan servis ediyor. Çünkü abonesi olan yayın organları kendilerine ulaşacak fotoğrafın ham halini görmek isteyebilir. Buzlandırılması gereken kısımlara ilgili yayın organının fotoğraf editörü karar verir. Gazetecilik dediğimiz mesleğin önemi işte burada ortaya çıkıyor. Fotoğraflar, kamuoyuna gösterilemeyecek kadar kötü ya da şehit ailelerinin acısını kat kat artıracaksa buzlandırılarak yayınlanır. Gerekirse yayınlanmaz.

Batı medyasında kaza sonucu ölmüş insan görüntüsü yayınlamak bile ayıp kabul edilir.

Öğrendiğimiz kadarıyla söz konusu ajans, kısa bir süre sonra o fotoğrafları yayından kaldırdı. Ancak o siteler hala kaldırmadı. Ne yaptıklarının farkında bile değiller…

Çözüm Süreci’nde ‘Akil Adamlar’ arasında yazarları bulunan bir başka yayın organımız ise öldürülen PKK’lıların sıra sıra dizilmiş fotoğraflarını yayınlıyor sektirmeden…

Başka medya mecrasında ise öldürülen PKK’lıların üzerine basan güvenlik güçlerinin görüntüleri yayınlanıyor.

Bu yayınların bir de karşıtları var. Örgüte ait yayın organları, bu tür görüntüleri alıp manşetlerine taşıyor. 1990’lardan kalma bu manzaraların 2015’te de yayınlanmasının bir anlamı yok. Hele Çözüm Süreci’nin buzdolabına kaldırıldığı bir dönemde yayınlanması sadece yarayı derinleştirir.

Bu tür fotoğrafları yayan ve yayınlayanlar, psikolojik üstünlük sağladıklarını düşünüyorsa büyük yanılgı içindeler.

90’larda Türkiye’yi saran terör -bilerek ya da bilmeyerek- bizim medyamızın sponsorluğunda büyüdü. O zaman sosyal medya da yoktu üstelik. Bugün sosyal ağlara düşecek bir kare fotoğraf, 10 saniyelik görüntü 30-40 milyona ulaşıveriyor.

Ölümün, acının fotoğraflarını yayınlama yarışı hiç bitmez ve hiç kimseye bir şey kazandırmaz.

Yayın organı yöneticilerinden sosyal medya kullanıcılarına kadar herkesin biraz daha sorumluluk sahibi olması gerekiyor.

Biraz daha dikkat, biraz daha özen lütfen…

NOT: Star Medya Yönetim Kurulu Başkanı Murat Sancak, önceki gün aracında silahlı saldırıya uğradı. Sancak’a geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, onun şahsında Star grubu ve tüm medyaya yapılmış saldırıyı kınıyorum.