İmza attıkları aşağılık katliamlarla Türkiye düşmanlarını sevince boğan lanetli terör örgütleri bu yöntemlerle aslında hiç bir yere varamayacaklarını çok iyi biliyorlar. 80 Milyonu tamamıyla patlatamayacaklarına göre, amaçları milleti korku ve paniğe sevk edip sokağa caddeye, çarşı pazara huzur ve güven içerisinde çıkabilmelerini engellemeye yönelik bir tedhiş ve endişe ortamı yaratmak. Masum insanları öldürmek için kendilerini de patlatacak derecede mensuplarını manyaklaştıran hiç bir ideoloji, hareket ya da organizasyonun saygı görmeyeceği çok açıktır. Başta Kürt halkının, yaptıkları zulümler, işledikleri cürümler ve neden oldukları yıkımlar nedeniyle PKK’dan yüz çevirip devletten yana tavır koyması karşısında tek sığınakları, Erdoğanfobia sendromları nedeniyle haklı olarak kendilerine kol kanat gereceklerini umdukları diğer ”beyaz” ihanet şebekeleri olmuştur. Bu legal muhalif görünümlü odaklar, her ne kadar işledikleri iğrenç katliamlar karşısında tutundukları tavırlarla terörist örgütü mahcup etmemiş olsalar da, son dönemlerde yaşadığımız gelişmeler milletin ezici çoğunluğunun bu canavarlar ve şakşakçılarıyla mücadele edilip tamamıyla yok edilmesi konusundaki kararlılığını artırmıştır ve işledikleri her yeni bir cinayet bu kararlılık azmimizi perçinlemektedir.
Bugünlerde tüm şehir merkezlerinde emniyet güçlerinin yoğun kontroller yaptığına şahit oluyoruz, özellikle insanların toplu olarak bulunduğu merkezlerde. Bu son derece sevindirici bir durum ve güven içersinde tüm halkımız olağan günlük yaşamına devam etmeli. AVM’lerden çok haz duymuyorsa bile bugünlerde daha çok gitmeli. İnadına İstiklal’de, Kızılay’da, Sultanahmet ve diğer meydanlarda toplaşmalı. Bir yandan da etrafında şüpheli bir şeyler görüyorsa hemen emniyet güçlerine bildirmeli ama, onların istedikleri şekilde bir paranoyaya girip tanımadığı her insana muhtemel bir canlı bomba gözüyle de bakmamalı.
Yaşamaya devam etmeyi istemek en temel ve kutsal duygulardan biridir. İnsan ve tüm can taşıyan varlıklar dünyaya merhaba dedikten hemen sonra burada çok uzun süre kalamayacaklarını idrak ederler. Ölüm bir gün hepimizin tadacağı yaşamın en tartışılmaz gerçeğidir. Hak ve adalet üzere yaşama kararlılığında olan bir milleti ölümlerle korkutup sindirebilmeyi hayal etmek sadece korkakların işidir. İnsanlık ve huzur düşmanı tüm aşağılık katilleri ülkemizden coğrafyamızdan ve tüm dünyadan kazıyıncaya kadar bu mücadele sürecektir inşallah, kimsenin endişesi olmasın… Bu Habil zamanı kadar kadim ve o denli de güncel bir serüvendir…
O halde Erdem Beyazıt’ın dizleriyle son verelim sözlerimize;
”Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm!…
Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm ?.. ”