Olmadı, doğrusu yine olmadı, CHP yine tutturamadı. “Diktatör” üzerinden yürüyelim diye çırpındılar ama ellerinde diktatörlük emaresi hiçbir şey yok. Tencerenin dibine koydukları maya bozuk; yani dolayısıyla ne derlerse desinler tencerenin dibindeki yalanın üzerine ne dökerlerse döksünler tutmuyor…
“Küçük bir şey yok mu, diktatörlük adına malzeme yaparız belki” diye deli gibi sağa sola sataşıp çirkefleşiyorlar ama tutturamıyorlar. “Kardeş Kal Türkiye” adlı bir sivil toplum kuruluşu var. Tabii STK demiyor “teşkilat” diyor kurnazlar. Bu yaptıkları çarpıtmanın en hafifi; asıl iftiracılığı, yalancılığı yani meşrepleri olan alçaklığı STK’nın başkanı Orhan Uzuner’in bir konuşmasında söylediği “Sirenimiz var” lafını alıp, “Silahımız var, dedi” diye yaygara kopararak yapıyorlar. Niye yapıyorlar bu alçaklığı? Çünkü Orhan Uzuner, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünürü…
“Gördünüz mü ‘Silahımız var’ dedi. Demek ki bunlar silahlı örgüt, silahlılarsa demek ki milis, milislerse demek ki Erdoğan’a bağlı, Erdoğan’a bağlılarsa demek ki Erdoğan diktatör…” Yuh… Bu kadar aptalca bir yalanı manşet yapıyorlar, çünkü ya tutarsa diye ellerindeki bozuk mayayla dolaşan ahmak bunlar…
Bu yalanları söyleyenler kim peki? Hepsi çocuk ve kadınları gözünü kırpmadan öldüren DHKP/C ve PKK militanlarını anlından öpen, canlı bombaların taziyesine giden madrabazlar. “Aman ha söyleyin PKK’ya yanımızda görünmesin” diye de telaş yapıyorlar şimdilerde. PKK’nın vekilleri bunların yanına geldikçe “birlikte iyi sallayanlar” şimdi PKK’ya “Uzak dur” diyerek numara yapıyorlar.
Maya bozuk tutturamıyorlar. O kadar çaresizler ki, “Her şeye hayır” diyen sürekli köstek olan aslında kötü insanlar olduklarının o kadar farkındalar ki ellerini nereye atsalar kuruyorlar. Bu çaresizlikle kalktılar Şili’den bir reklamcıyı çağırdılar. Çağırdıkları reklamcı Eugenio Francisco Garcia Ferrada, Şili’de diktatör Pinochet’ye karşı “Hayır” kampanyası yürüten isimlerin başında geliyor.
“İyi de orada Pinochet gibi bir diktatör vardı, Türkiye’deki ‘Hayır’ kampanyasıyla ne ilgisi var” diyememiş kimse. “Bu ‘Hayır’ demişti kazandı, gelsin bizde de ‘Hayır’ kampanyasını kazansın” demişler. Çaresizliğe bakar mısınız?
Ferrada’nın “Hayır” dediği Pinochet kimdi peki? 11 Eylül 1973’te Başkan Allende’yi askeri darbeyle devirip başa geçen general. Ne kadar da CHP tarihine benziyor…
Başında Pinochet’nin bulunduğu dört kişilik cunta bütün siyasi partilerin etkinliğini durdurdu. Ne kadar da CHP tarihine benziyor…
Darbeyle başa gelen Pinochet, darağaçları kurup kendinden olmayan herkesi astı. Ne kadar da CHP tarihine benziyor…
Pinochet anayasaya bir madde ekleterek, kendisine “Hayat boyu senatör” olma hakkını tanıdı. Ne kadar da CHP tarihine benziyor…
Aslında analojiyi doğru kurarsak 16 Nisan’da “Evet” demek, CHP’lilerin çağırdığı Ferrada’nın diktatör Pinochet’ye “Hayır” demesi gibi, CHP’nin taşıdığı kanlı tarihe ve darbeci potansiyeline “Hayır” demektir.
Zaten CHP’nin “Gel bizim ‘Hayır’ kampanyasını yönet” diye çağırdıkları reklamcı Ferrada, Hürriyet Gazetesi’nde verdiği röportajda aynen şöyle söylüyor:
“Beni niye çağırdığınıza şaşırdım, Bizde güçlü bir diktatör vardı. Buradaysa seçimle gelmiş bir lider var…” Yine olmadı, yine tutturamamışlar…