Türkler deyince akla gelen en önemli zaferlerdendir, 18 Mart, Çanakkale Destanı… Savaş değil, kazanç değil; hepsinin üstünde bir zafer, hepsinin üstünde bir destandır. Çok derin ve kadim inançların kelimelere sığmayan müdafaasıdır. Ayetlerin şanlı göstergesi, ayetin mealidir. İnananların üstün geleceğinin tüm düşmanları hayrete düşüren korkusudur. Milli ruhumuzu bugün bile andığımızda tekrar tekrar dirilten, “birlik-beraberlik” tanımını dünyaya nasıl olduğunu tanıtan – büyük bir neslin tarihi yeniden yazmasıdır!
Çanakkale köprüsü dardır geçilmez Alkan olmuş suları bir tas içilmez
Çanakkale içinde bir dolu testi Anneler babalar ümidi kesti
Cuma günü yolda giderken otostop çeken gençler gördüm. Durdum, gideceğim yerle aynı yere gideceklerini söylediler. Aldım hepsini. 4 kişilerdi. Lise üçüncü sınıfta hepsi de. Sınavdan çıkmışlar, sınavı konuşuyorlar kendi aralarında. Hayırdır gençler, dedim, muhabbete girmek için. Abi hoca nefes aldırmadı, dedi biri. Hararetli şekilde diğeri konuştu, neyse ki matematikçi öyle değildi. Gülümsedim. Gençlik işte! Hanginiz kopya çekmediniz ki lise çağında?
Konuşurken anlık sessizlikte öğrencilere “Akşam 18 Mart programına geliyor musunuz?” diye sordum. Biri atıldı, 18 Mart’ta ne vardı ki? Şaşkın şekilde, bilmiyor musunuz, demeye kalmadan; biliyoruz tabii abi! Dedi biri. 18 Mart, gençlik ve spor bayramı değil mi? Demez olaydı… Gözlerim büyüdü, nefes alışverişlerim hızlandı. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Çanakkale’de 1617 yaşlarında kendini feda eden şehitlerimizin yaşındaki gençlere bugün bunları öğretemiyorsak, tarih noktasında bu kadar eksiksek, doğru modeller üretemiyorsak önlerine, şehitlerimizin adlarını, yaptıklarını, kahramanlıklarını kazıyamıyorsak beyinlerine, bu vatan sevgisini, bu kolay kazanmamışlığı, bu rahatsızlığı uyandıramıyorsak; çok uzakta değil, kapı başımızda bizi daha nice 15 Temmuz’lar, nice 18 Mart’lar bekliyor olacaktır.
Sonra mı? Çanakkale geçilmez, diyorlar. Geçilmiş mi işte; “altından– üstünden, aklından, bilincinden…” “ Çanakkale içinde vurdular beni Ölmeden mezara koydular beni…”
Konuşurken anlık sessizlikte öğrencilere “Akşam 18 Mart programına geliyor musunuz?” diye sordum…