Haber Merkezi / Karabük’te bankamatikten para çekmeye gittiği sırada başıboş köpeğin saldırısına uğrayan emekli öğretmen Muhammet Ebik, o günden sonra felçli olarak devam ettiği hayatına eşi Mübarra Ebik’in desteğiyle tutunuyor. Kaderlerini ‘O yatağa ben ona mahkûm oldum’ diye tanımlayan Ebik, “Eşim emekli öğretmendi fakat artık adını dahi yazamıyor.” dedi.
Türkiye’de başıboş sokak köpeklerinin hayattan kopardığı insanların sayısı her geçen gün artıyor. Yiten canların yanı sıra bu saldırılardan ağır hasarlar alıp, hayatlarında açılan derin çukurlarda yaşam mücadelesi verenlerin sayısı da azımsanmayacak kadar fazla. Emekli öğretmen Muhammet Ebik’de bu mağdurlardan sadece birisi. Sokak köpeğinin saldırısından kaçarken düşerek beyin kanaması geçiren Ebik, artık eşi Mübarra Ebik’in yardımıyla hayatta kalmaya çalışıyor. Diriliş Postası olarak Mübarra Ebik’e mikrofon uzatıp, eşinin yaşadıklarını ve hayat mücadelelerinin nasıl devam ettiğini sorduk.
“SESLENDİM AMA BENİ DUYMADI”
Olay nasıl ve nerede gerçekleşti?
Eşimle beraber 16 Nisan 2019 tarihinde Karabük Merkez’de bulunan Güven Kavşağı’nda bankamatiğe gittik. Ben arabada bekliyordum. Orada 2 bekçi ve bir polis nöbet tutuyordu. Biraz sonra polislerden biri saat 22.30 arabanın dörtlü ışıklarının yanmasından birini beklediğimi tahmin edip yanıma geldi ve haber verdi. Eşimin yanına vardığımızda şoka girdiğini, yüzünün ve çenesinin şiştiğini gördüm. Seslendim ama beni duymadı. Oradakilerim çağırdığı ambulansla Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gittik. Şoktan kurtuldu ama çene kırığından ağzına spanç konmuştu. Bunun için konuşamıyordu. Ancak beyin cerrahi olan doktorun komutlarına uydu. Çekilen tomografi sonucunda beyin kanaması olduğunu ve müşahede altına kalması gerektiği söylendi. Daha sonra yoğun bakıma alındı.
“BANA GÖZYAŞLARIYLA CEVAP VERDİ”
Hastanedeki süreçte neler yaşadınız?
Yoğun bakımdayken bilinç bulanıklığı ve kusma belirtisiyle kanama çoğalmış. Acil ameliyata aldılar. Üç saat sonra ameliyattan çıktı. Doktor ameliyattan çıktıktan sonra ‘Her şeye hazırlıklı olun, çok ciddi bir kanama geçirdi’ dedi. Kafatası karın boşluğuna konulmuştu. Uzun süre hayati riski devam etti. 46’ncı güne kadar bilinci yerinde değildi. Uzun süre yatmaktan vücudunda ikinci derece yanıklar oluşmaya başladı. O gün yoğun bakımda yanına girdim. Onunla konuşurken yüzüme bakıp ağladı. Biraz da olsa bilinç oluştuğuna dair sinyaller verdi.
“ARABAYLA GİTTİĞİMİZ KARABÜK’TEN AMBULANSA DÖNDÜK”
67’nci günün sonunda arabamızla gittiğimiz Karabük’ten ambulansla İstanbul'a döndük. Uzun bir süre birini gördüğünde ağladığından bilincinin olduğunu anlıyorduk. Gözleri yine boş bakıyordu. Hatta doktor bile hâlâ gördüğünden emin değildi. Uzun süre Bahçelievler Fizik Tedavi Hastanesi'nde tedavi oldu. Bu arada yavaş yavaş normal beslenmeye başladı. Tedavilerle biraz oturma pozisyonu kazandı. Biraz da bizim desteğimizle yürümeye başladı.
‘O ANI TEKRAR YAŞIYORUM’
BENZER saldırıları duyunca aynı anları yeniden yaşadığını belirten Müberra Ebik, “Yoğun bakımın kapısında 47 gün beklemek anlatılamaz. Her kapı açıldığında ölüm haberi mi verecekler sanıyorsunuz. Adınız başka sebeple çağırdıklarında ölüm haberi sanıyorsunuz. İmkânım olsa benzeri olay yaşayan herkesin yanına giderim. Hangi şehirde olursa olsun. Eşimi bırakamam, yoksa mesafenin önemi yok.” diye konuştu.
“BİR HAFTA İKİ BEYİN AMELİYATI GEÇİRDİ”
12 Aralık 2019’da tekrar Karabük’e gittik. Kafatası karından alıp tekrar yerine konulacaktı. Ameliyat gerçekleşti. Ancak ikinci gün yeni bir kanama oldu. Tekrar yoğun bakıma kaldırıldı. Bir hafta ilaçla kanamayı durdurmaya çalıştılar. Ama sonuç vermedi. 19 Aralık 2019’da doktor tekrar ameliyata almaları gerektiğini ve çok acil olduğunu söyledi. ‘Kim görmek istiyorsa görsün, ameliyattan sağ çıkması çok zayıf ihtimal.’ dedi. Ve acil ameliyata alındı. Sanki vedalaşmıştık. Yeniden kafatası alındı ve yeniden ameliyat edildi. Bir haftada iki kere beyin ameliyatı geçirdi.
“KATETTİĞİMİZ MESAFE SIFIRLANDI”
İkinci ameliyat sonrası sağlığında değişim oldu mu?
Son ameliyattan da güçlü bir şekilde çıktı. Ama kat ettiğimiz o mesafe tekrar sıfırlandı. Oturma pozisyonunu bile kaybetti. Bu defa da bir ay hastanede kaldık. Hastanede bir de enfeksiyon kaptı. Bir ayın sonunda tekrar ambulansla İstanbul'a döndük. Zira Karabük’e ikinci gidişimizde de aracımızda oturur pozisyonda gitmiştik.
“EŞİM BANA BAĞIMLI”
Şuan eşimin sağ tarafı felçli. Baston ve tabi ki benim desteğimle ancak 20 adım kadar yürüyebiliyor. Önüne gelen yemeği ve suyu sol kolu yardımıyla tüketiyor. Beni anlıyor ama tam değil. Konuşamıyor. İhtiyaçlarını işaret ederek bile ifade edemiyor. Eşim emekli öğretmen fakat adını dahi şuan yazamıyor. Oturduğu yerde hareket edemiyor. Yüzde yüz bana bağımlı. Bundan daha iyi olacağını sanmıyorum. Geriye gitmesin diye mücadele ediyorum.
‘HER CANLI KENDİ ALANINDA YAŞAMALI'
YETKILILERIN her köşe başına mama konmasını yasaklaması gerektiğini ifade eden Ebik, “Adım başı mama konmasa bu kadar çoğalmazlar. Mutlaka bu hayvanların kısırlaştırılması gerekiyor. Tabii ki her canlının yaşama hakkı var. Ama kendi alanlarında yaşamalılar. Evimize fare gelse yok etmeyecek miyiz? Köpeklerin ne üstünlüğü var diğer hayvanlardan? Düpedüz yaşam alanlarımızı işgal ediyorlar.” ifadelerini kullandı.
“İMKÂNSIZLIK YÜZÜNDEN ENGELLERİ AŞAMIYORUZ”
İstanbul'a geldikten sonra yeniden fizik tedaviye başladık. Maddi imkânlar dâhilinde fizik tedaviye hala devam ediyoruz. Şu anki halinden geriye gitmemesi için haftada en az 4 gün fizik tedavi yapılması gerekiyor. Fizik tedavinin seansı 250 lira. Bu da imkan meselesi. Konuşma terapisti ile biraz mesafe alınabildik. Daha önce üç seans almıştık. Anlaması güçlendi. Fakat onundan seansı da 250 lira. Maalesef bu da imkân meselesi.
“TÜM HAYALLERİNİ EMEKLİLİĞE SAKLAMIŞTI”
Kaza yaşanmadan önce nasıl bir hayatınız vardı?
Eşim meslek lisesinde metal bölümünde öğretmendi. Bütün hayallerini emekliliğine saklamıştı. Köyde bahçe içinde minik şirin bir ev yaptı. Planından, projesine, işçiliğinde bizzat çalıştı. Bir çocuk heyecanı ile gece gündüz ev bitsin diye uğraştı.
‘O YATAĞA, BEN ONA MAHKÛM OLDUM’
ÇOK heves ederek yaptığı evde eşiyle beraber sağlıkla şekilde 21 gün oturabildiklerini söyleyen Epik, “21’inci gün de maalesef bu kaza oldu. Ve hayatımızın tüm akışı değişti. O yatağa ben ona mahkum oldum. Uyuma saatime varana kadar ona bağlıyım. Onu bırakıp bir yere gitmem mümkün değil. Konuşamıyor bile. Yani aynı zamanda yalnızlaştım. Bu da manen kaybettiklerim. Kısacası eşimdi çocuğum oldu. 62 yaşında bir çocuk.” şeklinde konuştu.
-
Muhammet öğretmen, FETÖ'nün 15 Temmuz Hain Darbe Girişimi'nde vatanı müdafaa etmek için sokaklarda yer aldı.