Gündem

Oğlunu 'AIDS' virüsü nedeniyle kaybeden baba: Bir kez bile öpmedim!

Muğla'nın Milas ilçesinde yaşayan K.K., HIV pozitif olduğunu öğrendikten sonra oğluna hastalık bulaşmasın diye ona hiç dokunmadığını, hatta öpmediğini belirtti. 13 yaşındaki A.E.K. İzmir'de tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti, ölümünden önce yapılan incelemelerde cinsel istismar bulgusuna rastlanılmadı. Oğlunun AIDS'e nasıl yakalandığını bilmeyen acılı baba, yaşadığı travmayı anlattı.

Abone Ol

Muğla'nın Milas ilçesinde yaşayan 13 yaşındaki A.E.K.'nin AIDS nedeniyle hayatını kaybetmesi, aileyi derinden sarstı. 8. sınıf öğrencisi A.E.K., Ekim ayında İzmir'de kemik erimesi şüphesiyle tedavi altına alınmış, ancak burada yapılan testlerde AIDS'e yakalandığı anlaşılmıştı. A.E.K.'nin hastalığı, babası K.K.'den geçmişti. K.K., HIV pozitif olduğunu öğrenene kadar oğlunun hastalığının kaynağını fark etmemişti. A.E.K., tedavi gördüğü Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde 11 Kasım’da hayatını kaybetti.

Baba, Oğluna Sarılıp Öpemedim

Baba K.K., oğlunun HIV'e nasıl yakalandığı konusunda açıklamalarda bulundu. “Kan vermek istediğimde HIV pozitif olduğumu öğrendim,” diyen K.K., HIV’in oğluna nasıl geçtiğine dair hiçbir bilgisi olmadığını belirtti. "Baba olarak çok dikkat ettim. Acımız çok taze. Küçük bir tane daha çocuğumuz var. Onun bu olaydan etkilenmesini istemiyoruz. Çok kötüyüz. Ayakta zor duruyorum. Bir baba olarak çok zor durumdayım. Ben de kendi hastalığımı öğrendiğimde şoke oldum. Hastalığın bana nasıl bulaştığını bilmiyorum. Bir baba hiçbir zaman çocuğuna hastalığı bulaştırmak istemez. Ortak eşya bile kullanmıyorduk. Hastalık geçmesin diye oğluma sarılıp öpemedim bile" dedi.

Cinsel İstismar İddiası Gündem Oldu

A.E.K.'nin hastalığının kaynağının babası K.K. olduğu ortaya çıktı. Ancak, olayın cinsel istismar iddialarıyla ilişkilendirilmesi, çok tartışılan bir konu oldu. İzmir Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan muayenede, A.E.K.’nin vücudunda cinsel istismara dair herhangi bir bulguya rastlanmadı. Ayrıca, Sosyal Pediatri ve Çocuk Psikiyatri bilim dallarından rapor alındı ve Çocuk İzlem Merkezi'ne (ÇİM) bildirilen durum, 8 Ekim ve 17 Ekim tarihlerinde yapılan psikiyatrik muayenelerle netlik kazandı. Yapılan muayenelerde cinsel istismar olmadığı ve A.E.K.'nin herhangi bir şekilde istismara uğramadığı belirtildi.

HIV Bulaşma Yolları

Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Hüseyin Tarakçı, HIV virüsünün bulaşma yolları hakkında açıklamalarda bulundu. Dr. Tarakçı, HIV'in korunmasız cinsel ilişki, enfekte kan ve kan ürünleri, ortak kullanılan enjektörler ve HIV pozitif anneden bebeğe geçiş gibi yollarla bulaştığını vurguladı. Ancak, virüsün gözyaşı, ter veya tükürükle bulaşmadığını belirtti. “HIV, dokunmak, tokalaşmak, aynı havayı solumak ya da aynı yemekleri paylaşmakla bulaşmaz,” dedi. HIV pozitif kişilerin, virüsü taşıyan antikorları geliştirmesi ve test sonuçlarına göre tedavi edilmesi gerektiğine dikkat çekti.

Tedavi Süreci ve Fırsatçı Enfeksiyonlar

HIV enfeksiyonunun tedavi edilmemesi durumunda AIDS'e ilerleyebileceğini anlatan Dr. Tarakçı, HIV'in bağışıklık sistemini baskıladığını ve bu süreçte fırsatçı enfeksiyonların gelişebileceğini söyledi. HIV, tedavi edilmediğinde bazı kanser türlerini ve virüs, bakteri, mantar enfeksiyonlarını da beraberinde getirebilir. Özellikle AIDS döneminde, bağışıklık sisteminin zayıflaması nedeniyle kişilerin yaşam kalitesi düşer. Bu nedenle, HIV'in erken evrelerde tespit edilmesi ve tedaviye başlanması, hem hastaların yaşam kalitesini artırır hem de bulaşma oranlarını düşürür.

Ülke Genelinde Artan HIV Vakaları

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Yeşim Taşova, HIV'ın ülkemizde arttığını bunun ancak yüzde 50'sinin bilindiğini belirterek, "Ancak yüzde 50'lik kısmı bilmiyoruz. Bunun için evlilik öncesi ve eşlere bir kez test yapılmalı. Eğer biz gebeyi erken dönemde yakalarsak çocuk negatif doğar. Bu hayatını kaybeden yavrumuz önceden bu hastalığı almış ve AIDS'e kadar gitmiş. Eğer erken tedavi almış olsaydı negatif olarak hayatına devam edebilirdi" dedi.

Bu hastalıkta ilgili devletin tedaviyi karşıladığını kaydeden Prof. Dr. Taşova, "Burada doktorlarımıza ve vatandaşlarımıza düşen önemli faktörler var. Özellikle madde kullananlar, çok fazla partneri olan olanlar, erkekle birlikte olan erkekler, bu kişiler mutlaka test yaptırmalı. Tek partneri olanların bile testten geçmesi gerekir. Evlilik öncesi gebelerin test yaptırması lazım. Devletimiz bu hastalığın tedavisini karşılıyor. Ömür boyu kullanılacak ilacı var. Bu tedaviyle bulaşmayı engelliyor" diye konuştu.

Çocuklardaki HIV Enfeksiyonunun Seyri

HIV virüsü hakkında açıklamalarda bulunan KTÜ Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları bölümü Doç. Dr. Zeynep Gökçe Gayretli Aydın, "İnsan İmmun Yetmezlik Virüsü (Human immunodeficiency virus; HIV) bağışıklık sistemi hücrelerini enfekte ederek bağışıklık sisteminin zaman içerisinde bozulmasına ve tedavi edilmezse "bağışıklık yetmezliğine" yol açabilir. Edinilmiş Bağışıklık Eksikliği Sendromu (AIDS), ise HIV enfeksiyonunun en ileri evresidir. HIV enfeksiyonu korunmasız cinsel ilişki, ortak kullanılan ve HIV ile enfekte enjektör paylaşımı ve HIV pozitif anneden bebeğe gebelik döneminde, doğum sırasında ya da doğum sonrasında emzirme ile bulaşabilmektedir. Korunma, virüsün cinsel yolla, kan yoluyla ve anneden bebeğe geçişi önleme esasına dayanmaktadır. Çocuklarda görülen HIV enfeksiyonunun nedeni yüzde 90 oranında anneden bebeğe dikey geçiş şeklinde olmaktadır. Bu nedenle doğru önlemler alınarak çocuklarda görülen HIV enfeksiyonların çok büyük bir bölümünün önüne geçmek mümkündür. Annenin veya babanın HIV pozitif olması, çocuk sahibi olmaya engel değildir. Çocuklardaki klinik bulgular erişkinlere göre bazı farklılıklar göstermekte ve klinik seyir çocuklarda daha hızlı olabilmektedir. Bu nedenle, erken tanı önemlidir. Erken tanı ve tedavinin, HIV ile enfeksiyonun üzerinde olumlu etkilerinin olduğu bilinmektedir. Erken tanı, ölüm oranlarını azaltarak yaşam beklentisini uzatmakta ve bulaşma oranlarını düşürmektedir. HIV' li hastalarda tedavi edilmediğinde virüsler, bakteriler, mantarlar ve parazitlerin neden olduğu fırsatçı enfeksiyonlar veya çeşitli kanserler ortaya çıkabilir. Günümüzde antiretroviral tedavi (ART) ile virüs baskılanması sonucu hastalığın kronik sürecinin önüne geçilmektedir. Düzenli kontroller ile tedavi ömür boyu sürdürülmelidir "dedi.