Terör örgütleri kinlerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a saldırıyorsa, Erdoğan, bu örgütlerin canını fena halde yaktı ve yakmaya devam ediyor demektir.
Ürettikleri terör ve alçaklıklarına demokrasi mücadelesi diyecek kadar da beyinsizler. Ama o beyinsizlerin demokrasi safsatasına kimse de kanmıyor. Saldırdıkları sadece bir lider değil, aynı zamanda onun savunduğu değerlerdir.
Saldıranlara bakalım. İsviçre’nin başkenti Bern’deki Parlamento Meydanı’nda düzenlenen mitingde üzerinde “Türkiye’de tek adam sistemine karşıyız” yazılı kafasına tabanca dayalı ‘Katil Erdoğan’ ve ‘Kill Erdoğan’(Erdoğan’ı öldürün) pankartları açmışlar.
Bu eylemi yapanlar terör örgütü PKK ve işbirlikçileri. Her türlü illegal işleri yapan, terör örgütüne para aktaran, terör örgütleri PKK’nın da bu paralarla, her türlü cinayeti, terör eylemlerini, çoluk çocuk demeden her fırsatta katliam yapmasını destekleyenlerdir. Onlar dünyada şeytanın emrine girenlerdir. Bölücü terör örgütünün geliri insanı ve insanlığı zehirleyen uyuşturucu, hırsızlık ve her türlü pis işler. Kaynağı kandırdığı çocuk ve gençler. Türkiye son dönemde bölücü terör örgütüne ve pis işlerine karşı çok başarılı operasyonlar gerçekleştirdi. Bu operasyonlar devam ediyor. Şanlı askerimizin ‘Fırat Kalkanı’ operasyonunu ise dünya gıpta ile izliyor.
Demokrasi deyip, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’na silah doğrultan pankart taşıyacak kadar alçaklaşmaları bu yüzdendir. Esasen o silahı kendi kafalarına dayadıklarının bile farkında değiller.
Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’na sadece hakaret etmiyorlar. O’nun savunduğu İslami değerlere de saldırıyorlar. İslam karşıtı Avrupa’nın da bu durum işine geliyor. Neticede konu Haçlı-Hilal kavgasına dayanıyor.
İşte ‘Hayır’ cephesi bunlarla beraber olmuş oluyor. Mesele tek adamlık meselesi de değil. Olması da imkânsız. Bir evde bile aile reisi varken, küçük bir birimde bile bir müdür olması gerekli iken, ülke yönetiminde bir liderin olmasına tek adamlık demek zaten saçmalık. Sistem bellidir. Türkiye seçmeninin yarısından fazlası ülkeyi yönetecek bir lideri 5 yıllığına seçecek. Beğenmezse değiştirecek. O lider de ekibi ile ülkeyi yönetecek, başarısız olursa millet bir daha seçmeyecek. Ülkenin meclisi de yasa yapacak ve milletin seçtiği hükümeti milletin meclisi denetleyecek. Hepsi bu…
Bu işi o kadar karmaşıkmış gibi göstermenin ne anlamı var.? Ama dert başka, esas dert İslami değerleri savunan Recep Tayyip Erdoğan’ı indirme derdi.
15 Temmuz kalkışmasında, tanklar, savaş uçakları ve özel ekip Recep Tayyip Erdoğan’ı öldürmek için ararken, o sefer namazını kılıp, milletinin bu alçaklığa karşı durmasına önderlik etti. Şehit olmayı da göze alarak Türkiye’nin düşmanlarını milleti ile alt etti. İndiremediniz. 15 Temmuz’da Allah Erdoğan’a Gazi olmayı nasip etti.
Bu millet Gazi Erdoğan’ı yedirmeyecek.