O develer ümmetin değil miydi!

Abone Ol

Çok su içiyorlar, su kaynaklarını tüketecekler, iklim değişikliğine sebep oluyorlar gibi sudan sebeplerle develer keskin nişancılar tarafından helikopterle başlatılan sürek avıyla vurularak öldürülmeye başlandı.

Avustralya’da daha önce de kangurulara tehlike oluşturuyor diye kedi avı başlatılmıştı.

Sayılarının 10 binin üzerinde olduğu ifade edilen develer için görüldüğü yerde vur emri çıkartan Avusturalya hükümeti, develeri etlerini fakir ülkelerdeki ihtiyaç sahiplerine dağıtmak üzere resmi yollardan başvuru yaparak isteyen insani Yardım Vakfı-İHH’nın teklifini geri çevirdi.

Avusturalya hükümeti İHH’nın teklifini geri çevirirken develerin yakalanmasındaki zorlukları ve hayvan nakliyesindeki resmi sıkıntıları bahane etti.

Peki, o develer Avustralya’ya nasıl gitmişlerdi.

Bilindiği gibi Müslümanlar Avustralya 1860’lı yıllarda ayak basmaya başlamışlardı.

Hikâyesi şöyleydi;

Avustralya’yı yurt edinmek yani sömürmek üzere ülkeye gelen Avrupalılar, adanın kıyılarından iç bölgelerine doğru bir türlü ilerleyemiyorlardı.

Sebebi hem çölün çetin şartları ve hem de Aborjinler’e av olma tehlikesiydi…

Uçsuz bucaksız çölü geçebilecek güç ve kuvvette binekleri yoktu.

Atlar çöl iklimi için müsait değildi, yarı yolda nefesleri kesiliyor, susuzluğa fazla dayanamıyorlardı.

Adayı boydan boya geçebilmek için son çare olarak İngiliz Kraliçesinden yardım istediler.

Kraliçe Viktorya Osmanlı Sultanı Abdülmecid’e bir mektup yazarak durumu anlattı ve bu hususta kendilerine yol göstererek yardımcı olmasını istedi.

Kraliçe Osmanlı Sultanına yazdığı mektuba ‘Doğu İmparatorluğu Başkomutanı’ diye başlamıştı.

Sultan Abdülmecid bu mektubu cevapsız bırakmadı.

Afganistan’dan 17 deveyi Keşmirli Dost Muhammed ve iki arkadaşıyla birlikte Avusturalya’ya gönderdi.

Ardından Afganistan ve Pakistan’dan 120 deve dahi 12 Afganistanlı deve sürücüsü ile birlikte Avusturalya’ya gönderildi.

Böylece Avusturalya’da deve taşımacılığı başlamış ve bir meslek halini almış oldu.

Ülkede Müslüman nüfusu hızlı bir şekilde artmaya başladı.

Müslümanlarla birlikte develer de arttı.

Gel zaman, git zaman…

Deve kervanları yerlerini demiryollarına bırakmaya başladı.

Deve sürücülüğü önemini kaybetti.

Demiryolu taşımacılığının artması ve akabinde karayollarının yapılmasıyla develere duyulan ihtiyaç tamamen ortadan kalktı.

1902’de Avustralya sömürge idaresi Asyalılar ve koyu renkli insanların esasen Müslümanların ülkeye girişini yasaklayan bir kanunu yürürlüğe koymasıyla Avusturalya’ya Müslüman göçü son buldu.

Geriye dönüşler başladı.

Dönmeyenler misyonerlik faaliyetlerinin etkisiyle Hristiyan kadınlarla evlendiler.

Ülkedeki Müslüman sayısı yok denecek seviyeye düştü.

Ve develer başıboş kaldı.

Kadere bakın ki, vakti zamanında çölü geçerken Aborjinler’in saldırılarına uğrayan Avrupalı sömürgecilerin ricalarıyla Müslüman ülkelerden Avustralya’ya getirilen ümmetin develeri bugün Aborjinler’in şikâyetleri üzerine itlaf ediliyor.