Değersiz bir topraktan ve hakir bir sudan ‘’eşref-i mahlûkat’’ olarak yaratılan insanoğlu; başarıları, zaafları ve zayıflıklarıyla bir bütün olarak insandır. Mutlu ve huzurlu insan ise, kendisine biçilen bu gömleği sorgusuzca kabullenip kuşanandır. Hepimiz kendi ayıp ve günahlarımızın hamalıyız. Kimse bugününe de fazla güvenmesin. Çünkü hiç kimse kaderinden kaçamaz. Güncel patırtılar bir tarafa, başarılarda mağlubiyetlerde biz faniler içindir. Nefes alıp veren herkesin ruhu ve karakteri sürekli imtihandadır.Fahri KâinatEfendimizin bile sınandığı şu yalan dünyada, herkes birçok zorlu intihamdan geçecek ve sınanacaktır…
Yüce dinimiz İslam, kardeşlik dinidir.Hiç kimsenin zenginliğinden makam ve mevkisinden dolayı karşısındakini küçümsemeye ve hakir görmeye hakkı yoktur. Hele hele yaratılanı yaratandan dolayı seven bir kulun, başkalarını aşağılamaya ve hafife almaya zinhar hakkı yoktur. Cenab-ı Allah’ın en çok buğz ettiği insan, kibirli insandır. Erdemli ve kâmil bir insana, bir Müslüman’ı küçümsemek asla ve kat’a yakışmaz. Çünkügerek sözle ve gerekse davranışlarla insanları hafife almak, ayrıştırmak ve sınıflandırmak çok aşağılık bir iştir. Unutmayalım ki ‘’bir mıh bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır…’’ Kibir, bilesiniz ki çok kötü bir sıfattır. İblis, kibrinden dolayı kendini üstün kabul etmiş “Ben ondan daha hayırlıyım, beni bir ateşten onu ise bir çamurdan yarattın” diyerek Âdem (a.s)’a secde etmemiştir. Ve bu kibir ve büyüklenmenin sonucunda cennetten kovulmuştur.
Kıymetli dostlar; Renk, ırk, soy-sop, para-pul, makam-mevki gibi durumlar biz faniler için asla bir üstünlük vesilesi değildir. “İnsanlar bir tarağın dişleri gibi eşittir’’ diyen Fahri Kâinat Efendimiz, “Bir kimseye günah olarak Müslüman kardeşini küçük görmesi kâfidir.”buyurmuşlardır. Unutmayalım ki Allah katında tartılacak olan dış görünüşümüz değil, kalplerimizin takvasıdır. Hem ne diyordu yazar, “İnsanları hafife almayacaksın; kiminin bakışı, kiminin acısı, kiminin efkârı, kiminin eli, kiminin dili, kiminin de vebali ağır olur.” Başkalarını küçük düşürmek ve onları hafife almak aslında insanların kendisini üstün görmesinden kaynaklanır. Kul ile alay etmek, esasen Allah-u Zülcelal’in kudret ve hikmetiyle alay etmektir. İnsanları teninin renginden, fakirliğinden, dilinden, ırkından dolayı aşağılamak ve hor görmek çok ama çok büyük bir günahtır. Sömürü çarkının başrol oyuncusu Amerikalı bir beyazın alaycı bir bakışla siyah tenli birinin yüzüne baktığında ondan aldığı cevap oldukça manidardır. “Ne o? Boyayı mı beğenmedin, yoksa boyacıyı mı ?”
Ezcümle demem o ki kıymetli dostlar,kim olursa olsun insanları asla hor görmemeliyiz. İnsani ve ahlaki tavır bunu gerektirir. Belli olmaz hiç beklemediğimiz bir anda büyük bir alt üst oluşla sahip olduklarımızın tamamını kaybedip birden tarumar olabiliriz.
Unutmayın nokta da küçüktür lakin cümleyi o bitirir…
Selametle…