Filistin toprakları üzerinde İsrail devletinin kurulmasına zemin hazırlayan “1917 Balfour Deklarasyonu”nun üzerinden 100 yıl geçti… Evet, bundan tam 100 yıl önce, dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour, dünya üzerinde yaşayan tüm Yahudilere, Filistin topraklarında “Vatan” kurmayı vaat etmişti… İşte o gün bugündür Balfour’un başlatmış olduğu “Halksız vatana, vatansız halkı yerleştirme” projesi emperyalist güçler tarafından desteklenmekte ve Filistin topraklarına akın akın köksüz Yahudiler göç etmeye devam etmektedirler…
ABD Başkanı Donald Trump’ın , Hillary Clinton ile kıran kırana geçen seçim yarışında, Yahudilere “Söz veriyorum size Tel Aviv’deki ABD Büyükelçiliğinin Kudüs’etaşıyacağım’’ yönündeki seçim vaadi esasen ‘’İkinci Balfour Deklarasyonundan” başka bir şey değildi..
Kudüs’e gidenler bilir. Mescid-i Aksa’nın duvarlarında yazan bir yazı vardır; “Komutanı Muhammed olan bir ümmet asla boyun eğmez’’ Eyvallah eğmeyeceğiz de inşallah… Eğmeyeceğiz eğmemesine de, başta Ortadoğu olmak üzere bütün dünyada Müslümanların perişan ve savruk halleri bizleri ziyadesi ile üzmektedir… Müslüman coğrafyada savaş görüntüleri, ölen insanların bedenleri, kalanların çığlıkları ekranlardan hiç eksik olmuyor… Acaba İslam ülkeleri kendi üzerlerine oynanan oyunları görmesi için daha ne olmasını beklemektedirler. Tüm dünyayı “İslamsızlaştırmak’’ ya da “İslamsız İslam’’ projesi için bir araya gelmiş bu deyyusların kirli oyunlarına daha ne kadar seyirci kalacaklardır? Son çeyrek asırda gözümüzün önünde milyonlarca Müslüman öldürüldü değil mi? Dünyanın gözü önünde Müslüman kardeşlerimize yapılan zulümleri bizlerin kabullenmesi mümkün müdür?
Lakin kabul edelim ki yıllardır Müslümanların liderleri “Diktatör’’ tüm Müslümanları da “Cani bir terörist’’ olarak pazarlayan zihniyet maalesef başarılı olmuştur.
Evet, tamda burada ben başka bir şeye dikkatinizi çekmek istiyorum. ABD’yi Müslümanların sinir uçları ile oynamaya bu denli yiten, daha doğrusu ‘’Trump’ı cami duvarına işeten’’ ve Amerika’yı buraya gelmeye zorlayan ve hatta Amerika’yı dahi aşan bir güce dikkatinizi çekmek istiyorum… Yani “Amerika’yı İsrail’e her daim destek olmak zorunda bırakan bir güçten bahsediyorum…!’’
Yani “Yahudi lobisi’’ den yahut “İlluminati’’ den bahsediyorum…
Ben bunların ve arkasındaki emperyalist güçlerin asıl karın ağrılarının; her ne kadar açıktan dillendirilmeseler de kısa ve orta vadede “Dinler Savaşı’’ olduğunu düşünüyorum. Müslümanlara “ya ölümü ya da köleliği’’ layık gören zihniyetin sahipleri istiyorlar ki; Müslümanlar en az bir asır daha bellerini doğrultamasınlar… Kudüs’ü Müslüman dünyanın elinden tamamen alma planları da esasen bu kirli planın bir parçasıdır.
Peygamberimiz’in (sav) Miraca çıktığı, Müslümanların Kâbe’den sonra ikinci önemli kutsal mekânı olan Kudüs, ümmetin kalbidir ve biz Müslümanlar’ın en büyük imtihanıdır. Bilesiniz ki artık Kudüs bizler için bir Filistin davası olmaktan çıkmış ve kıble davası haline dönüşmüştür. Efendimiz (sas), “Mescid-i Aksa’ya gidin ve içinde namaz kılın. Eğer oraya gidemez ve içinde namaz kılamaz iseniz kandillerinde yakılmak üzere oraya zeytinyağı gönderin” hassasiyeti bizim başımızın tacıdır…
Ey İsrail’in bozuk oğulları.! Demem o ki biz daha ölmedik.! Sanmayın ki Rabbim bizi size bıraktı… Bilesiniz ki Filistin’de sizlere taş atan yetim çocukların hakkı asla yerde kalmayacaktır. Bizlerde ne Fatihler ne Selahaddinler ne Tarık bin Ziyat’lar ne de Halit bin Velitler biter…
Hani ne bileyim bilin istedim…