Neyzen’den de büyük isyanın mı var

Abone Ol

Neyzen Tevfik kimdir? Akıl hastanesinde bir deli? Evliya? Ayyaş? Serseri? Küfürbaz?

Neyzen. Mevlevidir, Bektaşidir. “Aksedince gönlüme şems-i hakikat pertevi/ Meyde Bektaşi göründüm neyde oldum Mevlevi” demektedir.

İnsan var insan içre. Âlem var âlem içinde. Sır var âlem içinde. İnsan var sırlar içinde. İnsan var hakikate bezenmiş, insan var sırdan nasipsiz. Sıra bezenen hakikati görmüş, hakikati gören âlemden eksilmiş. Âlemden eksilene meczup demişler. Oysa bilmemişler ki meczup denilen niceleri Hakk’a mecnun, mecnun olanlar öteye tutulmuş, öteye tutulanlar sırt çevirmiş âleme. Zahire sırt çevireni, karalamış nasipsizler.

Mademki gönül Çalap’ın tahtıdır, Neyzen de “Secde eyler hakikatim her an/Kalbimin ateş-i mukaddesine” der. Ulu Tanrı’nın sırrına akıl erdiremediğinden yakınır. “İçirirsin sabrın peymanesini/Hikmetini sonra ayan edersin”diyerek zahirde isyan ederken de “imtihanı” anlatır aslında. Neyzen’in isyanı denir. Öyle ya, şiirini okurken isyan kokusu gelir. Zahirde isyan ederken, aslında hep bir hakikate değinir Neyzen. Mademki her şey Allah’tandır, mademki Hüküm verici O’dur; Neyzen de elbet şu şekilde isyan eder: “Serserinim düştüm aşkınla meye/ Nasıl girdin elimdeki şu neye/ Hem seversin beni Neyzen’im deye/ Hem de sarhoş diye destan edersin!”

Her ne kadar Neyzen “Müslümanlık şu fakire kalın geldi Ya Rasulullah” dese de rahmetli Fethi Abi (Gemuhluoğlu) onun için “Vallahi de billahi de evliyaydı” demekte. Kaddesellahu Sırrehu (Allah onun sırrını takdis etsin) de der bir sohbette. Neyzen’e göre bu bile sırdır. “Bir mecliste toplanmıştı enbiya/ Hep erenler uluları, evliya/ Önde Bektaş ile pirim Mevlana/Ben de gizli girdim, duyan olmadı!”  (Neyzen öldüğünde Fethi abi cenazesine katılamaz. Çok üzülür, gecesinde rüyasında görür. Rüyasında Neyzen “Üzülme Fethi, biz halden anlarız” der. Neyzen’i tanımayanlar, anlamayanlar halden anlamayanlardır. Hal nedir?!)

Acizliğine mi, günahlarına mı, arayışına mı, çilesine mi bilinmez… (Zaten bilenler söylemez, söyleyenler bilmez!) Hep kendine de isyandadır Neyzen. Kulak verelim: “Yaktı, yıktı beni bu Neyzen’i haşyet/ Beni aczim ve aczimi hayret.” “Varlığım yok oldu gün saya saya/ İçinden çıkılmaz bir hesap oldu.” “(Feleğe) Erenlerin kapısında dolaşan/ Neyzen adlı ite çevirdin beni!” “Duysun aşkın elindeki rebabı/ Okunsun alnında çile kitabı/ Neyzen gibi günahının hesabı/ Mezara girmeden sorulmuş olsun!”

Politiktir de. İnönü Cumhurbaşkanı seçildiğinde “Türkü yine o türkü sazlarda el değişti/ Yumruk yine o yumruk bir varsa el değişti” beytini yazmıştır. Ve daha onlarca hiciv…

Ölümüne yakın kendisini ziyarete gelen Cemalettin Server’e “Şahit ol Server, ben şuurlu bir müminim” der.

Madem isyankar evliya dedik. İsyanıyla noktalayalım: “Şu kırk yıldır senin daran alındı/ Suratına yüz bin kara çalındı/Nasıl olsa şu pisliğe dalındı/ Neyzen’den de büyük isyanın mı var!”