Çocuğu, gerçek dünyanın dışında ütopik bir dünyada yetiştirirsen; çocuk da “sorumluluk” kavramından çok uzakta kalır.
Metroya bindiğinizde sizin de canınız sıkılmıyor mu? Şahsen benim canım çok sıkılıyor. Herkes kendi halinde, ne selam veren var ne bir şey! Oturanlar, yerinin garantiliğini kollamakta, ayaktakiler oturanların yerini kapmak için beklemekte… Bir hanım bindiğinde yahut bir yaşlı teyze /amca… Herkes tedirgin, bazıları telaşlı… Nasılsa birisi kalkıp yer verir modda…
Otobüse bindiğinizde canınız sıkılıyor mu? AKBİL’im dolu mu değil mi, birisi yerime basar mı basmaz mı, yolcularla şoför tartışır mı tartışmaz mı?
Cidden, bu toplu taşıma araçlarındaki uyarı anons ve tabelaları, sizin de canınızı çok sıkmıyor mu? Lütfen inenlere öncelik tanıyınız, lütfen arkalara doğru ilerleyiniz, önden inmeyiniz, arkadan binmeyiniz, kapı açılana kadar bekleyiniz, şoförle konuşmayınız, hamile, gazi ve yaşlılara öncelik tanıyınız… Sürekli bir hata yapacakmışsın, sürekli insanlıktan uzak kalacakmışsın, sürekli dikkat edilmesi gereken durumlar varmış gibi…
Çağımız anne babaları, çocukları böyle yetiştiriyor işte. Sorumluluk vermekten ziyade, hatırlatmayı-uyarıyla şartlamayı tercih ediyor. Hiç unutmam, bir keresinde ev anahtarımı evde unutmuştum. Kar yağıyordu o gün ve evde kimse yoktu. 2 saat bekledim evdekilerin gelmesini. Donmuştum resmen. O günden sonra evden çıkarken anahtarımı unutmadım bir daha… Lakin şimdi daha bir gece öncesinde başlıyor uyarılar; oğlum anahtarını unutma, defterini unutma, dersini unutma, kitabını unutma, ekmek almayı unutma, haber vermeyi unutma, şöyle yap, böyle yap, sakin ol, kimseye bulaşma…
Dahası da var. Anahtarını koyar, elbisesini giydirir, çocuğun yerine derslerini yerine yapar, ağzından çıkacak her sözü Hak’tan gelen emir gibi algılayıp yapmaya çalışır, dünyada sadece kendi çocuğu varmış gibi hareket eder, aman üzülmesin, aman hiçbir şeyden soğumasın, her şeyi severek yapsın, hep mutlu olsun der… Çocuğu, gerçek dünyanın dışında ütopik bir dünyada yetiştirir. Çocuk da haliyle “Sorumluluk” kavramından çok uzakta yetişir. Düşünsenize, 14 yaşında bir çocuk (bence artık çocuk değildir de, neyse); ekmek al desen almaz /alamaz, fatura desen yatıramaz, çalış desen çalışamaz… Kaldı ki otobüste, metroda vs. muhakkak bu yaş gruplarıyla karşılaşmışsınızdır. Kime yer verecek, bilmez; saygı göstermeyi bilmez, toplumda nasıl davranacağını kestiremez… Çok acı değil mi sizce de…
1. Olarak, 18 yaşına kadar herkes çocuktur ibaresi kesinlikle yanlıştır. Çocuğu, kendi ihtiyaçlarını kendi karşılayabilecek şekilde yetiştirmeli, büyümesi için 18 yaşını beklememeliyiz.
2. Olarak da, lütfen uyarıları almadan “farkındalık” kavramlarını geliştirerek yetiştirelim. Çocuk, uyarı almadan yaşlılara yer vermeli, uyarı almadan “arkalara doğru” ilerlemeli, uyarı almadan ihtiyacı olana yardım etmelidir. Kendi montunu kendi asmalı, eşyalarını kendi toplamalı, dersini kendi yapmalıdır.
Allah yardımcımız olsun…