Ülkemizde oldukça kısır bir tartışma ortamı var. Bu özellikle iktisat alanında kendisini inanılmaz ölçüde hissettiriyor. Ne gazetelerde ne de televizyonlarda nitelikli tartışmalar dönüyor. Yapılan şey ya tam anlamıyla ağız dalaşı ya da “körler sağırlar birbirini ağırlar” muhabbeti. Durumun özellikle böyle olduğu alanların başında da iktisat geliyor. Ekonomik anlamda ülkemiz şu anda ne durumda, nereye doğru gidiyor, ne yapılması lazım, uzun vadeli olarak nasıl iktisat politikalarına ihtiyacımız var gibi soruların hepsi tam anlamıyla havada kalıyor ve böylece tartışılmayı bekliyor.
Kanaatimce bu durum bizim en büyük problemlerimizden birisi. Ne yapılması gerektiğini nitelikli bir şekilde tartışmadan yolumuzu nasıl bulabiliriz? Ne yöne gittiğimizi nereden bilebiliriz? Bulamıyoruz da bilemiyoruz da.
13 yıllık AK Parti iktidarının ekonomide ülkemizi nereye götürdüğü soruları da bu minvalde hep havada kaldı. Ölümlü AK Parti düşmanları AK Parti’nin ülkemizi ekonomik bir felakete sürüklediğini söyleyip durdular. Fakat kehanetleri hep boşa çıktı. AK Parti’yi koşulsuz-şartsız destekleyenler de AK Parti’nin ekonomi politikasının tartışmaya yer bırakmayacak şekilde mükemmel olduğunu lisan-ı hal ile ifade ettiler her seferinde. Peki genel anlamda AK Parti’nin ekonomi performansı nasıldı? AK Parti’nin ekonomi performansı genel anlamda olumluydu. Zaten halkımızın AK Parti’ye göstermiş olduğu teveccühün arka planında da bu vardı. Fakat AK Parti’nin oldukça başarısız olduğu alanlar da oldu.
En temelde AK Parti ekonomi yönetimleri hep neoliberal anlayışa sahip oldu. Bu anlayış çerçevesinde, AK Parti ekonomi yönetiminde başarıyı bütçe denkliğine indirgeyip bu “başarıyı” ancak çok kısıtlı bir şekilde işe yarayabilecek teşvik paketleriyle süsledi. AK Parti bundan çok daha fazlasını yapabilirdi. Fakat, yukarıda bahsini ettiğim şekilde, bunların hiçbiri ülkemizde tartışılmadı. Hiçbiri konuşulmadı. Sanki tek bir tarzda iktisat politikası yürütülebilirmiş gibi bir anlayışa sahip olundu. Ve ekonominin iyi durumda olduğunu savunanlar bütçe denkliğine ve düşük borç oranına gözlerini diktiler. Ekonominin kötü durumda olduğunu iddia edenler de kimi zaman ipe sapa gelmez rakamlarla AK Parti döneminde çok daha borçlu hale geldiğimizi iddia ettiler. Bir ülkede hükümet, ekonomi yönetiminden çoğunlukla bütçe denkliğini anlıyorsa ve kamuoyu da konuyu bu eksende “niteliksiz bir şekilde tartışıyorsa” o ülkede çok ciddi bir düşünsel kriz var demektir.
Hayır, tek bir tarz-ı iktisat yok ve bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin ihtiyacı olan iktisat politikası son 13 yılda pek de uygulanmadı. AK Parti döneminde ekonomik anlamda önemli kazanımlar elde ettik. Bunlar bizim için gerçekten çok önemliydi. Fakat çok ihtiyaç duyduğumuz uzun vadeli iktisat politikalarını bırakın tartışmayı ve hayata geçirmeyi, düşünemedik bile. Ve bu tek başına kesinlikle AK Parti’nin suçu değildi. Kamuoyu da muhalefet de en az AK Parti kadar suçluydu.
Türkiye’nin içinde bulunduğu çalkantılı siyasi ortamın, dikkatlerin iktisat politikası üzerine çok da yoğunlaştırılamamasında önemli bir paya sahip olduğunu söyleyebiliriz. Fakat, sebep her ne olursa olsun, bu konu bizim için boş verilemeyecek kadar önemliydi.
Olanlar oldu. Şimdi önümüze bakmamız gerekiyor. Öncelikle AK Parti’nin mevcut iktisat politikasını masaya yatırıp buradan ne yöne doğru gitmemiz gerektiğini enine boyuna adamakıllı tartışmamız gerekiyor. Ondan sonra da ne gibi uzun vadeli planlara ihtiyacımız olduğunu tartışmamız lazım. Ancak bu şekilde nerede olduğumuzu ve nereye gitmemiz gerektiğini anlayabiliriz. Vesselam…