İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarında kuruluş sürecinde büyük acılar çeken milyonlarca Filistinli ya Siyonist terör örgütlerinin katliamlarına maruz kaldı ya da hayatta kalabilmek için mecburen evlerini terk ederek göç etti.
Bu nedenle İsrail Bağımsızlık Bildirgesi’nin yayınlandığı 14 Mayıs 1948’den bir gün sonrası Filistinliler tarafından “Büyük Felaket” (en-Nekbe) olarak anılır.
İsrail’in kuruluş tarihi İbrani takvimine göre 5 İyar 5708’e denk geliyor ve o günün yıl dönümü miladi takvime göre her yıl değişiyor.
İsrailliler tarafından Nisan’da ya da Mayıs’ta “Bağımsızlık Günü” (Yom Ha’atzmaut) adıyla kutlanıyor.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Tel Aviv Büyükelçiliği, 15 Nisan’da Twitter hesabında İsraillilerin Bağımsızlık Günü’nü kutladı.
Bu yetmezmiş gibi Abu Dhabi yönetimi yanlısı BAE’liler yayınladıkları bir videoyla İsraillilere barış ve mutluluk dileklerini ilettiler.
Muhtemelen yönetim tarafından organize edilen videoya Araplar sosyal medyada büyük tepki gösterdi.
Çünkü “İsrail Bağımsızlık Günü” olarak kutlanan aslında Filistin’in işgaliydi.
Üstelik BAE yönetimi ve yandaşları İsrail’i kutlarken işgal ordusu mübarek Ramazan ayında Gazze’yi bombalıyordu.
İsrail’in gece saatlerinde düzenlediği saldırılara ne yazık ki sadece Türkiye tepki gösterdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, saldırıların İsrail’in Müslümanlara karşı tavrının çok açık ve net bir göstergesi olduğunu belirterek, “İsrail’in İslam düşmanlığını biliyoruz. Ama maalesef bu huylarından vazgeçmiyor” dedi.
Trump’ın Beyaz Saray’daki son günlerinde Bahreyn ile birlikte İsrail’le ilişkilerini normalleştirme anlaşması imzalayan BAE için Arap sokağında “Körfez’in İsrail’i” benzetmesi yapılır.
Doğrusunu söylemek gerekirse, Abu Dhabi yönetimi İsraillilerden çok İsrailli tavrıyla ve Müslüman halklara düşmanlığıyla böyle bir benzetmeyi fazlasıyla hak ediyor.
Filistin ve Kudüs gerçekte tüm İslam ümmetinin davasıdır.
Fakat Arap milliyetçileri onu önce sadece kendi davalarına dönüştürdüler.
Sonra Arap rejimleri Filistin’i tüm Arapların davası olmaktan da çıkarıp yalnızca Filistinlileri ilgilendiren bir sorun olarak görmeye başladı.
Bir sonraki adımda ise Filistin’in özgürlüğü tüm Filistinlilerin davası olma özelliğini de yitirdi.
İşgal altındaki toprakların büyük bölümünü İsrail’e vermeye razı ve işgali meşru görmeye hazır, İsraillilerle yan yana barış içinde yaşamak isteyen Filistinliler vardı.
Filistin’in, Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın işgalden kurtarılması artık sadece Hamas’ın ve direniş gruplarının davasına dönüşmüştü.
BAE, Bahreyn gibi ülkelerin İsrail’le ilişkilerini normalleştirmesiyle bir sonraki aşamaya geçildi.
Filistin davası söz konusu Arap ülkeleri tarafından “kurtulmak gereken bir yük” olarak görülüyordu.
Bu düşüncelerini haklı göstermek için de yoğun bir şekilde “Filistinlileri şeytanlaştırma” propagandası başlattılar.
Büyük Felaket’i anmaktan ve işgal sebebiyle evlerinden olan Filistinlilerin acılarını paylaşmaktan İsrail’in Bağımsızlık Günü’nü kutlamaya ve işgalcilere mutluluklar dilemeye bu şekilde gelindi.
İsrail dostu Arap rejimlerinin ve yandaşlarının bir sonraki adımı da herhalde İsrail ordusuyla birlikte Filistinlilere karşı savaşmak olacak.