Allah (cc) her insana, her durumda bir şeyler yapabilme gücü bahşetmiştir. Sadece insan, nerede, ne zaman ve nasıl bir şeyler yapacağı konusunda karar vermelidir. Bazı zamanlarda ümitsizlik yakamıza yapışabilir. “Her şey kötüye gidiyor”, “Artık bir şey yapılamaz”, “Bir tek ben yapsam ne olacak ki, baksanıza dünyanın çivisi çıkmış” gibi cümleler, insanın yönünü değiştirebilir. Hemen Rabbimize (cc) dönerek O’nun ve güzel Rasulü Peygamber efendimizin (sas) bu durumlarda ne dediğine bakmamız lâzım.
Yusuf Suresi 87. Ayeti kerimesinde Rabbimiz (cc), Yakub’un (as) diliyle, “Ey oğullarım! Gidin Yûsuf’u ve kardeşini araştırın. Allah’ın (cc) rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah’ın (cc) rahmetinden ümidini kesmez” buyuruyor.
Hal böyle olunca, bu durumda bana düşer, ben ne yapabilirim diye sormaktır. Bize düşen, yapabildiğimizi yapmak, bunun tasarrufunu Allah’a (cc) bırakmaktır. Bu bakış açısı, çocuk sayısından tutunda, evlilik kararlarına varıncaya kadar kişiyi etkileyebiliyor. Özellikle de yetişkinlerde durumlara bakıp ümitsizliğe kapılanlar olabiliyor. “Bu devirde çok çocuk yetiştirilmez” mantığı, tahmin edilenin üzerindedir diye tahmin ediyorum. Ben de bu cümleye şöyle bir soru sormak istiyorum, “O zaman bu iki çocuk niye var? Bunların günahı neydi? Aynı durum bunlar için de geçerli değil mi?” tabii ki bu soruların cevabı yok. O zaman anlaşılıyor ki bu gerekçe sadece bir kamuflaj. Bilakis bu devirde sağlam nesiller için azami gayret göstermek gerekir. Zaman, mekân ve içindeki her şey Allah’a (cc) aittir. Bunun ne zaman iyiye ya da ne zaman kötüye gideceğinin bilgisi yalnızca Rabbimizin (cc) katındadır. Biz sadece kıyamet kopuyor bile olsa, yapabileceğimizin en iyisini yapmaya programlı olmalı ve bunun için çaba sarf etmeliyiz. Kendimizle hasbihalimizde şunları düşünebiliriz.
Zaman değil ben nasılım?
Zaman daha iyi olsaydı bende neler farklı olurdu?
Allah (cc) herkesi bulunduğu zamanda ve mevcut ilişkilerinde imtihan eder.
Biz ne yapabilirsek bu şartlarda yapmalıyız.
Rabbimiz (cc) herkesten gücünün yettiğini istiyor.
Zamanı beğenmeyerek yapılacakları ertelemek, zamandan ve şartlardan bağımsız olarak bir kaçıştır. Sorumluluktan, yapmayı göze alamadıklarımızdan, konforumuzun bozulma endişesinden falan.
Bilelim ki, her fırsat sadece bir zaman dilimi içinde bize uğrar. Biz değerlendiremezsek fırsat başka birisini sahiplenir.
Her zaman dilimi iyidir, her zaman dilimi doğrudur. Gerekeni yapmak için biz dosdoğru ve hazır mıyız? İşte mesele budur.
Kendimize gelebilmek için başkalaşımın konforundan çıkmak gerekir. Zaman tam da bunun zamanıdır. Çocuk için de, evlilik için de, yardımlaşma ve paylaşma ve daha niceleri için de en doğru zaman, onun yapılaması gerektiğini fark ettiğimiz zamandır. Hayat ve içindekiler zamanında ve özenli bir ilgiyi hak eder. Ben de bunu yapmayı hak ediyorum diyelim inşallah.