Yazmak bir uyku, ölümden daha derin.
–F. Kafka-
Cânım kâri, bazı sorulara verecek cevabı olamıyor insanın. Cevap bulamıyor değil belki ama söyleyemiyor işte bir şey. Onca soru ile yaşamak zor. Hem sormak da zor, bir cevap bulmak da…
Geçenlerde bir konferansta genç bir kardeşim “Neden yazıyorsunuz?” diye sordu. “Yazmak bir tercih mi sizin için?” dedi sonra. Daha evvel bunu düşünmedim desem yalan olur, düşündüm elbette ve kendimce cevaplarım da var. Mesela, kanaatimce hakikati anlatmak için onlarca, yüzlerce yol var ve ben yazmayı seçtim.
İnandığımı kelimelerle daha çok insana anlatabilirim diye inandım ben, belki öyle vehmettim ya da belki hayal… Ama gönlümü hep onlara verdim ben ve buna inandım. İstedim ki canım yandıysa ateşini anlatayım, dertlerim bir garip diyarda cevelan edeceklerine gelsinler de kâğıtlara düşürsünler başlarını. Gecelerce onlarla hasbihal edeyim, gündüzleri dizleri dibinde kelam edeyim, dahası onları seyredeyim nazlı nazlı salınırlarken. Çok uzak diyarda yüzlerini göremediğim, isimlerini bilemediğim insanlara derdimi anlatabileyim istedim ve bunun mümkün olduğuna inandım. Aldandıysam cürüm benim, kendi yalanıma aldandım.
“Kolay yazılan kolay unutulur” demişti çok sevdiğim bir arkadaşım. Acısını çekmediğin, dert etmediğin cümleleri kimse dert etmez. Doğru, onun için acı çekiyorum belki de. Kimi kolay zanneder belki de yazmayı ya da yazan insan her daim mesrurdur sanır. Oysa ne tuhaf ben hiçbir kelimemi ağlamadan konuşturamadım. Ve hiçbir kelimemi sevdiğine kavuşturamadım. Ezcümle yanmadan yakamadım. Kelimeler olmasa ağlayamayacak, gönül lisanımı anlatamayacaktım. Zira anladım ki bazıları yazarak ağlıyorlar.
…
Hâsılı şunu demeye çalışıyorum; yazdım demek yazmak demek değildir. Her ciltli kâğıdın kitap olamadığı gibi… Üstad Cemil Meriç –ki büyük hayranıyım- “Aklına her geleni yazmak, yazmak demek değildir” diye yazmıştı Bu Ülke’sinde. Ve öyle yazmış hatta öyle yaşamıştı. Ne demek istediğimi merak eden olursa daha evvel “Gençler okuyor ama kitap değil” diye yazmıştım, okuyabilirler.
Tüm bunlardan sonra “Neden yazıyorsunuz?” diye soran kardeşime cevabım şudur; yazıyorum, zira mecburum…