Bugün neredeyse temel her konuda yaşanan kavgaların tarihsel arka planını iyi görmek gerekir.
Evet, tarihin her dönemi kadim-cedit ve iktidar kavgalarının sahnesidir desek, abartmış olmayız.
Fakat bu temel kavga sebeplerinin ötesine geçen ve kendine ait kodlarla ortaya çıkan her toplumun kendine has ve köklü kavgaları da vardır.
Bu kavgalar on yıllar hatta yüz yıllar boyunca nesilleri eritip yok eder.
Bizim temel kavgamızın sebebi de öncelikle Tanzimat ile başlar.
Çok derin fikir ayrılıklarına işaret eden bu miladı, ayrıntılarıyla olmasa da genel hatlarıyla bilmeyenimiz yok gibidir.
Tarih aynı zamanda sürekliliklerin de sahnesidir ve o miladın devamı olarak Cumhuriyet’e yansıyanlar da çok şayanıdikkattir.
Saltanatın, ardından da hilafetin kaldırılmasıyla gündeme gelenler, yepyeni bir kurgunun, icadın da sebebi olur.
Tarihte hep olduğu gibi eskiye ait ne varsa tamamının çöpe atılması, düşmanlaştırılması gerekir.
Orta Çağ’ı ve eskiyi hatırlatan her şey yok edilmelidir.
Tıpkı Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Atatürk’e yaptığı teklifteki gibi: “Reformların ilerleyebilmesi için eski dönemin insanlarının ortadan kaldırılması gerekir. Ben, bu yönde bir broşür hazırlayıp Atatürk’e sundum.”
Evet, teklif çok açıktır ve eski olan her şey artık yok edilmesi gereken bir düşmandır.
Eski artık olmayacağına göre, yeninin ne olması gerektiğinin de tanımlanması gerekecektir.
Bu çerçevede de imdada yeni bir tarih icat edecek olan Türk Tarih Kurumu ve yeni bir dil icat edecek Türk Dil Kurumu yetişir.
İçinde Selçuklu ve Osmanlı olmayan bir tarih ve dil ile ilgili bütün müktesebatı yok sayan ve yeni bir köken iddia eden Güneş Dil Teorisi yeni nesillerin hafızasını inşa etmek üzere hazırlanır.
Etkisi tabana ve köylere, Anadolu’ya yayılamasa da ordu ve devletin bürokratik kodlarına kadar işlediği için ve bizzat devletin refakatinde ilerlediği için tesirleri bugüne kadar gelen yeni bir hafıza inşa edildi.
Bugün yaşanan kavgaların en temel sebebi, aynı anda varlığını sürdüren biri kadime, diğeri cedide dayanan ve uzlaşmaz bu iki hafızadır.
Beslendikleri kaynaklar farklı olduğu için birinin ak dediğine diğeri beyaz diyerek sürekli birbirini yalanlayan bir toplumsal yarılmadan bahsediyorum.
İcadı önemseyenler, okuduklarını devletin okullarındaki müfredatlardan öğrendiler kuşkusuz.
Ve savunmalarını da bu zeminden yapıyorlar.
Lakin, geçmiş ile bugün arasında bir köprü kumayı başaranlar, daha analojik bakabildikleri için kimin, nerede yanıldığını da fark etmiş oluyor.
Faklı kaynaklardan beslenen ve sürekli kavga eden bu iki hafıza uzlaştırılamaz ise kavga daha uzun yıllar devam edecektir.
Bu ülkenin güçlenmesini istemeyenler de bu iki hafızanın arasına sürekli nifaklar sokmaktan geri kalmayacaktır.
Bugünkü hafıza yarılmasındaki iki yakadan birini CHP diğerini AK Parti temsil ediyor.
CHP’ye faşist bir etki olarak aynı hafızanın ürünü olan Zafer Partisi’nin verdiği son dönemdeki katkıları da önemsiz görmüyorum.
Zira icat edilmiş hafızanın inşa ettiği kendinden etnosentrik “Yeni Türk” tipinin ilginç bir örneği olarak faaliyet yürütüyor.
Selçukluyu, Osmanlıyı, manevi değerleri önemseyen, Anadolu irfanına yaslanan hafıza ile onları yeren, gereksiz gören diğer icat ürünü hafıza, bütün kavgaların en temel gerçeğidir.
Sonuçların izi iyi sürüldüğünde, sebepler neredeyse istisnasız bu temel hakikate çıkacaktır…