Neden İslam coğrafyası bu haldedir?

Abone Ol

– Ne yapmalı? Nasıl yapmalı?

“Ey yiğit! Yazgıya bahane bulma. Yükleme kendi suçunu başkasına. Suçunu gör dönüp etrafında kendinin. Kendindendir, gölgenden değil çektiklerin. Ne yaptın da sana dönüşünü görmedin? Ne ektin de ektiğini biçmedin? Davranışların, ruhundan ve bedeninden doğar. Çocuğun gibi sonra gelip eteğinden tutar.” (Mevlana-Mesnevî)

İbn-i Haldun, Mukaddime’sinde İnsanlık tarihinin dönemlerinin “Suyun suya benzemesi gibi birbirine benzediğini” söyler. Yine aynı eserinde, Medeniyetlerin, devletlerin tıpkı insanlar gibi; “Doğup, büyüyüp, gelişip, yaşlanarak öldüğü”nden bahseder. Bu doğal bir süreçtir.

Haçlı Seferleri başta Anadolu Türkleri olmak üzere tüm doğu milletlerini silkeleyerek, kendine gelmesine neden olmuştur. İşte bu “Sizin şer sandığınızda hayır vardır” gerçeğinin tecellisiyle tüm bölge halkları bir daha benzer bir durumla karşılaşmamak için seferber olarak, birleştirmiş, kardeş kavgalarını bir tarafa bıraktırmıştır. Haçlı seferlerini müteakip bütün İslam âlemi eğitim ve kültür alanlarında çalışmalarını hızlandırmıştır. Bunun sonucunda medeniyetimiz sıçrama yaparak, bilimde, sanatta, mimaride İNSANLIK MEDENİYETİNE altın harflerle yazılmış, yüzlerce icat ve sanat eseri kazandırmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu üç kıtaya yayılmış, bütün Avrupa’yı kontrol altına almıştır. Geniş bir coğrafyada farklı milletleri, (son yüzyılını saymazsak) beş yüzyıl bir arada tutmuştur. Daha sonra zevki sefaya düşmüş, tembellik yapmaya başlamışız. Bu seferde onlar “Ne yapmalı? Nasıl yapmalı?” diyerek, kendilerini sorgulamışlardır. Ardından Rönesans, siyasi ayaklanma ve karışıklıklar, çalkantılar, kanlı olaylar, ardından aydınlanma ve Sanayi Devrimi ve “Batı Medeniyeti” yeniden tarih sahnesindeki yerini almış oldu. Ne zamana kadar bu böyle devam eder? Doğu milletlerinin kendisine gelip, icaplarını yapmaya karar vermesine kadar.

Bu aynen fizikteki “Potansiyel Teori” ki, “Dalgası, dönüşü hızlı olanın yavaş olanı yanına çekmesi” gibidir. Fizikteki bu kanunun –sünnetullahın-, sosyal hayatta tecellisidir. Evet, bugün İslam âlemi birçok konuda Batı’dan geri kalmıştır. Bu sonuç –sünnetullah– terk edildiği için başımıza gelmiştir. Gerekleri yeniden yerine getirilirse geçmişte örnekleri olduğu gibi yeniden canlandırılabilecek bir potansiyeli de içimizde barındırdığını göz ardı etmeden ve asla yenilgi psikolojisiyle, aşağılık kompleksine kapılmadan çalışmamız gerekmektedir. Hele aydınlarımızın böyle bir psikolojiye asla ve asla girmemesi gerekir ki; “medeniyetimiz” onların ufkunun genişliği ölçüsünde şekillenecek, gelişecektir. Medeniyetimiz inşallah yakın gelecekte tekrar güçlenecek tüm insanlığın huzur ve mutluluğuna çare olacaktır…