Neden bir daha siyasi suikastler.?!

Abone Ol

Apocular, yani PKK, PYD, YPG, YPS, YPJ, TAK, AH, KCK, DTK, HPG, KNK, KJK, DBP, HDP, YPŞ, YRK, YAT, HAT, HDK, KESK, PJAK, ARGK, ERNK, YPS-J, YDG-H, KADEK, KODAR, TEV-DEM, YPS-ZAROK, YPS-ŞENGAL, KONGRA-GEL,… ve bilumum harften oluşan diğer müttefikleri TKP/ML, MLKP, DKP, TKEP/Leninist, MKP, TİKB, Devrimci Karargah, THKP-C, MLSBP ile birlikte;

kendileri gibi ABD’den üflenen Emperyalizim ZURNAsının diğer delikleri olan FTÖ ve DAEŞ ile birlikte ülkeyi kaosa sürükleyip yönetilemez hale getirmek ve 15 Temmuz işgal girişimine zemin hazırlamak için ellerinden geleni yaptılar…

●Gezi’de Cumhurbaşkanının “Bu halkın %50’sini evinde zor tutuyorum” cümlesine yenilen,

●17/25 Aralık’ta Hükümetin cesur direnişi karşısında yenilen,

●Fuat Avni tarzı argümanlarla Cumhurbaşkanı ve Hükümeti “Hırsız, Saray, Diktatör” gibi sloganlar ile başlattıkları iftira kampanyasında Güneşi balçıkla sıvayamayan,

●Ülkeyi NATO müdahalesine hazırlamak için yürütülen “Türkiye DAEŞ’e destek veriyor” yalanı ile yürüttükleri algı operasyonlarında başarısız olan,

●Çukur Savaşında Kürtlerin onlara sırt çevirmesi ile bozguna uğrayan,

●Canlı Bombalar ve Bombalı Araçlar ile çıkarmak istedikleri iç savaş çalışmasında milletin ferasetine yenilen,

Ve nihayet,

●15 Temmuz’da milletin şanlı direnişi karşında burunlarından yedikleri izahı imkansız sertlikte bir yumrukla sersemleşen, bozguna uğrayan ve yenilgilerin en büyüğünü tadarak zelil olan;

ABD Neoconlarının emir eri, NATO Gladyosunun ülkemizdeki piyonları, Şeytan ruhunun insan bedenine girme hali olan ve diliyle ne diyorsa eliyle tam tersini yapan Devrimci Sol mensubu PKK,

Eqoloji, Demokrasi, Yaşam, Özgürlük, Devrim, Halklar, Barış sloganları eşliğinde Devrimci Solculuğun gereğini yerine getirme adına kendisinden olmayan herkesi imha etmeye başladı.

Geçen hafta Ak Parti Hakkari Milletvekili adayı Ahmet Budak’ı çocuğunun gözü önünde kendince “Demoqratik Suikast(!)” ile katlettikten sonra medyası üzerinden de;

“Gerillalarımız AKP adayı olmakla halkına ihanet eden Ahmet Budak’ı cezalandırmıştır; bu eylem AKP saflarında kalmaya devam eden diğer Kürtler için de bir uyarıdır” diyerek HDPKK’lı olmayan tüm Kürtleri öldürmekle alenen tehdit etti…

■[NOT: Demoqratik Suikast, Cezalandırma, Hain, İşbirlikçi, Barış, Yaşam, Özgürlük, Devrim, Halklar,… kelimelerinin ne anlama geldiğini bilmek için, 10 Mart 2016 tarihinde Diriliş Postası web stesinde yayınlanan “Solculuğu Anlama Sözlüğü” başlıklı yazıma bakabilirsiniz.

PKK’nın son dönem eylemlerini [Çukur Savaşı, Canlı Bomba, Bombalı Araç ve Suikastler] “Türk Kemalizmi Kürtleri inkar ediyordu; Kürt Kemalizmi [Apoizim] Kürtleri imha ediyor.” cümlesiyle net olarak tarif eden değerli abim yazar Vahdettin İNCE’ye teşekkür ettikten sonra tekrar konumuza gelelim…

Neden bir daha Siyasi Suikastler.?

PKK/Partiya Karkerê Kürdistanê [Kürdistan İşçi Partisi] Türkiye İşçi Köylü Partisi ile eş zamanlı olarak ve yine TİKP genel başkanı Doğu Perinçek’in kankası Abdullah Öcalan tarafından kurulunca Kürtlerin içinde PKK ve İşçi Partisi ismiyle yer bulmadı.

Kürtler onlara, onlar da kendilerine “APOCULAR” dedi ve hala bu böyledir…

Apocular, sahaya iner inmez Kürtlerin Apocu olmayan siyasetçi ve aydınlarını infaz ederek faaliyete başladı ve o gün bugündür kendilerinden olmayanlara yaşam hakkı tanımamaktadırlar.

PKK, suikastler, köy basma, bebek/kadın öldürme, insan kafası kesme, kurşuna dizme gibi ürkütücü eylemlerle Kürtlerin üzerinde bir korku İmparatorluğu kurdu ve bunun üzerinden Kürtler içinde kendini var etti.

Bu korku belli bir zaman sonra kimisinde Stokholm sendromu ile kimisinde de Devletin inkar, asimilasyon politikaları ve ceberrut uygulamalarının bir sonucu olarak PKK’ya sempatiye dönüştü.

Ve bu sempati tirendi PKK’nın Çözüm Sürecini bitirip Devrimci Halk Savaşı ilanı ile savaşı Şehirlere taşıyıp Kürtlerin şehirlerini yerle yeksan etmesine kadar hep yükseldi…

Ancak bu sempati, Çukur Savaşı ve Canlı Bomba-Bombalı Araç eylemleriyle birlikte iniş trendine girdi ve PKK kendi tabanını kaybetmeye ve kendi tabanı olmayan Kürtler üzerinde oluşturduğu mahalle baskısı gücünü de kaybetmeye başladı.

Kürtlerin en hassas damarlarına basan PKK’ya karşı Kürtler artık sesli olarak itiraz etmeye ve çağrılarını karşılıksız bırakarak kitlesel bir direniş göstermeye başladı…

15 Temmuz ile başlayan Demokrasi Nöbetleri ile birlikte bölgede meydan ve sokak hakimiyetini de kaybeden PKK, hemen üstüne Siirt, Van, Batman, Bingöl gibi illerde kendisine karşı kitlesel protesto yürüyüşleriyle de karşılaşınca; Kürtler içinde yine en başa döndüğünü anladı…

Bu tablo karşısında panikleyen PKK, tekrar piyasaya çıktığı ilk zaman yaptığı eylemleri yaparak Kürtleri bir daha ürkütüp esir almaya çalışıyor; Hakkâri’de kafası vahşice kesilerek katlettiği Ak Parti gençlik kollari başkanı Naci Adıyaman ve çocuğunun gözü önünde katlettiği Ak Parti Milletvekili adayı Ahmet Budak bu stratejiye sadece iki örnektir.

PKK, kafa kesme ve Tanışık Köyü katliamı gibi bombalı araçlarla sivilleri katletmek ve Mübarek Bayram günü Van’da olduğu gibi sivilleri hedef almakla; Kürtleri ne kadar ürkütüp, susturup tekrar esir alarak bir daha süslü sloganlarla bu esareti sempatiye dönüştürebilecek onu zamanla göreceğiz…

Ancak !

Benim gördüğüm kadarıyla; Kürtler, savaşı evlerinin içine taşıyan ve LGBTİ haklarını kendilerinin yaşam hakkından daha değerli gören; Devrimci Sol ideolojiyi tarihin çöp tenekesine atmaya karar vermiştir.

Düne kadar kimliği belirsiz bir sosyal medya hesabıyla yapılan bir çağrı ile onbinleri meydana toplayan HDPKK, Kandil’in bağırarak yaptığı çağrılar ve bizzat Genel Başkanlarının katıldığı mitinglerde yüzleri bile toplayamamaktadır.

[HDPKK mitinglerine gidenlerin de kendi teşkilat mensupları ve Belediyelerin zorla götürülen taşeron elemanları olduğunu söylemeye gerek yok…]

Tabi tüm bu gerçeklere rağmen ne Demirtaş, Figen ve Kürkçügiller bizi tehdit etmekten ne de Kandil’de harem kuran akıl/insaf ölümü gerçekleşmiş savaş barolarının bizi öldürmekten vazgeçmeyeceğini iyi bilmekteyiz.

Ancak bilge lider Aliya’nın “Biz ölüyoruz ama onlar da kazanmıyorlar” sözünü de unutmuş değiliz.

Biz mukeddasıtımız için, namusumuz, halkımız, izzet-şeref ve hürriyetimiz için ölmeye devam edeceğiz ama yeryüzüne şeytanın kanunu olan kaos, anarşizm ve kutsalsız komün hayatı hakim kılmaya çalışanlar da asla kazanmayacaktır…

Selam ve dua ile…