Ne yapmalı?

Abone Ol

IŞİD terörü Yeşilköy Havalimanı’nda düzenlediği ve onlarca Müslümanı öldürdüğü intihar saldırısının ardından bayram arifesinde tüm İslam dünyasını bir kez daha can evinden vurdu.

Ramazan ayında ve iftar vakti Mescid-i Nebevi yakınlarında gerçekleştirilen intihar saldırısı sözün bittiği ve kelimelerin tükendiği noktaya geldiğimizin habercisiydi.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur:

“Her kim Medine halkına bir kötülük yapmak isterse Allah onu tuzun suda eridiği gibi eritir.”

Allah’ın izniyle, Mescid-i Nebevi’yi hedef alan bu hain saldırı, cami duvarına işeyen “cehennem köpekleri”nin sonunun başlangıcı olacak.

Suudi Arabistan İçişleri Bakanlığı, mübarek bir günde ve mübarek bir mekânda kendini patlatan eylemcinin 26 yaşındaki Nair Müsellem Hammad El Nuceydi El Belevi olduğunu açıkladı.

Açıklamada dikkat çekici bir ayrıntı da vardı.

El Belevi’nin daha önce uyuşturucu kullanmaktan sabıkası olduğu belirtildi.

IŞİD terörü ülkemiz için de yakın tehdit.

Bu nedenle örgütle, üye profiliyle ve adam kazanma metotlarıyla ilgili sağlıklı tahliller yapılması gerekiyor.

Öncelikle şunu belirtmekte yarar var:

IŞİD de PKK gibi dış destekli bir terör örgütüdür ve terörle mücadelede güvenlik önlemleri hiçbir şekilde ihmal edilmemelidir.

Yine üzülerek itiraf etmeliyiz ki karşımızdaki yapı stratejik ve dahiyane bir aklın ürünü.

Müslümanlar’ı kendileriyle vurmak ve bölgeyi yeniden dizayn projesinde coğrafyanın saf çocuklarını intihar bombacılarına dönüştürüp adeta uzaktan kumandayla patlatmak proje sahipleri açısından az bir başarı değil.

Bu nedenle güvenlik ve istihbarat tedbirlerinin yanında dünyanın dört bir yanından gençleri mıknatıs gibi örgüte çeken büyünün bozulması ve gerçeklerin görülmesi sağlanmalı.

Ülkemizin bir diğer baş belası paralel terör örgütü yakın zamana kadar gerçek yüzünü gizlemeyi başarmıştı.

Büyüsü bozulup maskesi düşünce tüm çekiciliğini kaybetti.

Azılı üyeleri hariç artık kimse onunla anılmak ve çocuklarını okullarına göndermek istemiyor.

Ailesiyle birlikte İslam devletinde yaşama hayali kuranlar, Allah yolunda cihat etmek isteyenler ve hatta şiddete meyilli olup öldürme duygusunu tatmin etmek isteyenler için

IŞİD’in belirli bir çekiciliği var.

IŞİD’in İslam devleti ve yaptığının da cihat olmadığı, Allah yolunda basiret üzere cihat etmenin yolunun IŞİD terör eylemlerinden çok farklı olduğu bu konularda sözlerine güvenilir ilim ehli tarafından anlatılmalı.

Uydurma din anlayışına sahip hurafeci hocaların, İslam’ın ve cihadın bizzat kendisine düşman olanların, diktatörlerin kuklası fetvacıların IŞİD aleyhinde yaptıkları propagandanın etkili olması beklenemez.

Bilakis onların sözleri örgütün propagandasına dönüşüyor.

İslam coğrafyasının maruz kaldığı işgaller, özgürlükleri ve halk iradesini kanlı bir şekilde bastıran diktatör rejimler örgütün ekmeğine yağ sürerken, İslam’ın adını kullanan terör örgütü de işgalcilere ve diktatör rejimlere arayıp da bulamadıkları hizmeti sunuyor.

Böylece birbirlerini besliyorlar.

Bu tablonun net bir şekilde gözler önüne serilmesi gerekiyor.

IŞİD’in üyelerini motivasyonda kullandığı en büyük argüman tekfir.

Tekfirin tehlikesi ve masum insan kanı dökmenin ne kadar büyük bir günah olduğu, aynı şekilde geçmişteki ve günümüzdeki Haricilik ile İslam’ın bu konudaki görüşü delilleriyle ve ısrarla anlatılmalı.

Örgütün yoğun propagandasıyla başetmenin başka yolu yok.

IŞİD ve benzerlerinin teorisyenlerini ve sapkın fikirlerini eleştirenler, yoğun bir saldırıyla karşı karşıya kalırlar.

Allah yolunca cihat eden mücahitlere dil uzatmakla suçlanırlar.

Oysa Haricileri tanımlayan hadis-i şerifler gayet açıktır.

“Sizden biri onların namazı yanında kendi namazını ve onların orucu yanında kendi orucunu küçük görür.”

Yani ibadet ehlidirler.

Saçları, sakalları, kullandıkları dil, hal ve tavırları ile gayet takva ehli Müslüman görüntüsü verebilirler.

Buna rağmen, Allah korusun, “okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkarlar”.

Haricilerin nitelikleri, “Kim bir mü’mini kasıtlı olarak öldürürse onun cezası içinde sürekli kalmak üzere cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lanetlemiş ve kendisi için büyük bir azap hazırlamıştır” ayet-i kerimesi, Müslüman’ın kanının Kâbe’den daha değerli olduğunu bildiren hadis-i şerif gençlere iyi anlatılmalı.

Allah yolunda şehit olup doğrudan cennete gideceğine inanan/inandırılan gençlere gittikleri yolun kendilerini beklentilerinin tam tersine cehenneme götürdüğü gösterilmeli…