Toplumun en hassas bölümünü oluşturuyorlar.
Her türlü musibet, her türlü bela gelip en evvela onları buluyor.
Adeta belaya kafa atıyorlar.
Gençliğimizin bünyesinde açılan yaralar kolay kolay kapanmıyor.
Gençliğin eğitimi için bugünden kafa yormaz, şimdiden gerekli tedbirleri almazsak bu vebalin altından kalkamayız.
Tıpkı gençliğin şimdiki halinden hepimizin sorumlu olduğu ve uyuşturucuya teslim ettiğimiz her bir gencin vebalinin altından kalkamayacağımız gibi…
Gençliğimizin geleceği milli meselemizdir.
Ne kadar alakadar olsak, ne kadar yatırım yapsak azdır ve gözbebeğimiz gençliğimizi geleceğe taşıyabilme sorumluluğumuzdan hiçbir zaman kurtulmuş olamayız.
Evet, uyuşturucu belasının baş hedefi gençliğimiz,
İşsizlik cenderesinde kıvranan gençliğimiz,
Ve dahası eğitimsiz, mesleksiz gençliğimiz…
En başta devletin kurumları, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür Başkanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın en birinci vazifesi, gençliğimizi muzdarip oldukları tehlikelerden kurtarmak olmalı değil midir?
Fakat görülüyor ki, bu kadar maddi imkân, bu kadar zaman ve mekân, fiziki şartlar, gençliğimizin maneviyatını tamir ve gençliğimizin sağlıklı nesiller haline getirilebilmesi için kullanılamamış.
Gençliğimiz saydığım bu kurumların meselesi haline gelmemiş, gelememiş; herkes işini yasak savma kabilinden yapmış.
Değilse gençlerimiz FETÖ’nün kucağına itilmiş olur muydu?
Bonzai müptelası haline gelen gençlerimiz sapır sapır yollara dökülür müydü?
112 acil ambulansları gençleri düştükleri yerlerden toplamaktan diğer çağrılara cevap veremez hale gelmiş durumda.
Hastanelerin acil servisleri aynı şekilde…
Ve ruh ve sinir hastalıklarına bağlı AMATEM birimleri çaresiz gençlerimizle dolmuş taşmış vaziyette.
Arkadaşlar, gençliğimiz S.O.S veriyor, duymuyor musunuz?
Gençliğimizi kurtaracak, kişiler, kurumlar, birimler, bölümler, STK’lar, gençlik hareketleri, dernekler neredeler ve ne yapıyorlar?
Bu acil durum için ne zaman bir araya gelecekler ve bir acil eylem planı hazırlayacaklar?
Geçen hafta burada yani Samsun’da, Yehova Şahitleri’ne bağlı bir grup gençlik tarafından broşür dağıtıldı.
Yoldan geçenlerin ellerine ‘Gelecek Hakkında Ne düşünüyorsun’ başlıklı mevkuteler tutuşturuldu. Esnaf çay ocaklarına, dükkânlara bu broşürler bırakıldı.
Diyanet İşleri Başkanlığı ve müftülüklerimiz, gençlerimizi bu misyoner faaliyetlerden kurtarmak için herhangi bir çalışma yapmakta mıdır?
Kiliselerin girişlerine konulan stantlarda ‘Ücretsizdir alabilirsiniz’ yazan Hıristiyanlık propagandası broşür ve İnciller gibi, Camilerimizin girişine neden ücretsiz İslam’ı anlatan broşürler, risaleler veya ücretsiz Kur’an konulmuyor?
Şimdi ve bugünden sonra, hep beraber ve yüksek sesle, kendimizi ve çevremize şu soruyu soralım ve cevabı için kafa yoralım; Ne olacak bu gençliğimizin hali!
Türkiye’de sosyal hayatın ve toplumun bütün dinamiklerini harekete geçirebilmek için ne yapacağız?
Nereden başlayacak, nasıl devam edeceğiz?