Ne muhalifler gördüm zaten yoktular!

Abone Ol

Almanya’da tedavisi devam eden Deniz Baykal, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun ziyaretini kabul etmedi.

Kılıçdaroğlu, hastaneye gitti. Baykal ile görüşemeden geri döndü. Doktorlarından bilgi aldığını açıkladı.

Açıklamasında Deniz Baykal’a yaptığı övgüler hayli düşündürücü, manidar ve zekice bir manevra gibi:

“Bugün her zamankinden daha fazla Deniz Baykal’a ihtiyacımız var.”

Sağlığı yerinde olsaydı CHP genel başkanlığı koltuğunu gümüş tepside sunacakmış gibi…

Ama evet, ‘mış gibi’ bir açıklama…

Biliyor ki, şimdilik yani bu kongrede Deniz Baykal tehlikesi yok. O nedenle gayet rahat, sözlerinin nereye gittiğinin de önemi yok…

Ülkemizde parti içi muhalefetin çok fazla şansı olmuyor.

Hem parti içinde, hem de dışarıda yani partiden ayrılarak kurulan partilerde…

Bu durumun akla gelen ilk örneği rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun BBP’si…

Başlangıçta iyi çıkış yaptı, çok fazla ilgi gördü.

Ne ki bu alaka ve sevgiyi sandığa yansıtamadı.

Milliyetçi seçmenin kafasını karıştırdı.

MHP’den ayrılan bir partinin neden MHP’den başka bir partiye oy vermesi gerektiğini anlatamadı.

Oysa İYİ Parti, MHP’den ayrılan bir partinin neden MHP’den başka bir partiye oy vermesi gerektiğini çok iyi anlatıyor.

Dikkatlice bakın, İYİ Parti’nin seçmen hedef kitlesinin milliyetçi camiadan CHP’ye, ulusalcı çevrelere doğru hızlıca kaydığını göreceksiniz.

Zeytin Dalı Harekâtı ile Bahçeli MHP’sinin oylarındaki artış gösteriyor bunu.

Milliyetçiler ‘Söz konusu vatansa gerisi teferruattır’ düsturundan vazgeçmeyi hiç ama hiç düşünmüyorlar.

Oylarını başka partilere kaptırmaktan endişe duyan CHP, başlangıçta itiraz ettiyse de şimdi Afrin harekâtına tam destek veriyor.

Aynı şekilde operasyona verecekleri destek Tayyip Erdoğan’a yarayacak olsa da İYİ Parti de harekâta tam destek veriyor.

Akşener, operasyona Erdoğan’dan daha fazla sahip çıktığını ortaya koyabilmek için, “Menbiç ve Fırat’ın doğusu da temizlenmelidir” şeklinde çıkışlar yapıyor.

‘Ne işimiz var bizim Suriye’de?’ çizgisinden, destek aşamasına gelinmesinin yegâne sebebinin oy kaygısı olduğunu söylemek her iki parti için de haksızlık olur, bunun farkındayım.

Ve fakat Tayyip Erdoğan ‘Allah bir’ dese, muhalefet olsun diye karşı çıkacak olanların şimdiki durumları tek başına vatanseverlikle de açıklanacak gibi değil.

Bakınız, CHP Grup Başkanvekili Engin Altay’ın “Bu hükümet dünyanın en doğru işini bile yapsa bizim bu hükümeti alkışlayacak halimiz yok. Milletin bize verdiği görev bu” şeklindeki sözlerine…

Ne yazacaktım, nerelere geldim.

Kaptırmış gidiyorum…

Bitireyim.

Geçen hafta AK Parti grup toplantısında görenleri şaşırtan ilginç bir görüntü ortaya çıkmıştı. Aylardır grup toplantılarına katılmayan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte salona girmiş ve Erdoğan’ın yanına oturmuştu.

Bu görüntüler hem “Aralarındaki buzlar eridi” yorumlarına sebep olurken, hem de Davutoğlu ve Abdullah Gül üzerinden bir muhalefet çıkararak Erdoğan’ı bitirme projeleri çizen ‘mihrakları’ da hayli paniğe sevk etmiş olmalı.