Ne gelecek ne deva, olsa olsa döküntü

Abone Ol

Kendisini çeteci bir grubun devirdiğini, bu grubun liderinin de kim olduğunu gayet iyi bildiğini söylüyor Davutoğlu. Hezeyanları bununla kalmıyor elbette. Başbakan olarak kalsa, 15 Temmuz’un gerçekleşmeyeceğini de söylüyor. Hatta FETÖ’cü subayları kendisi tasfiye edecek iken yine “o” birisinin son anda engel olduğunu iddia ediyor.

Bu sözlerin, Kılıçdaroğlu’nun “kontrollü darbe” iftirasından bile daha çirkin olduğu açık. Karnından konuşmasına gerek yok. Davutoğlu’nun “birisinden” maksadının “Cumhurbaşkanı” olduğu açık. Siyasette hiçbir bedel ödemeden, basamakları hiçbir siyasi mücadele vermeden tırmanan, “sadece akademik kariyeri” yüzünden makama getirilen bu kişinin “kibri ve şahsi hırsları” yüzünden makamdan düştüğünü sanıyorduk. Oysaki bu gönderilişin ardında “ideolojik bir kopuşun” da olduğu artık aşikâr.

BÖLÜNMENİN EŞİĞİNDEN DÖNDÜK

İktidarı Doğu Perinçek‘e eklemlenmekle itham eden kişinin, HDP ve CHP ile koalisyon kurmaya çalıştığını unutmadık. Bahçeli erken seçimde ısrar etmese belki de emellerine nail olacaktı. İnsan bu ithamlarda bulunurken, kendi yakın geçmişini nasıl unutur?

Türkiye 15 Temmuz’a giden süreçte bir yol ayrımındaydı. Ya kantonlara teslim olup, hendeklerde yok olacaktı. Ya da “liberal-özgürlükçü” masalıyla yutturulmaya çalışılan bu bölücü saldırıya yumruğu indirip, bin yıllık devletinin ikbalinin peşinde koşacaktı.

Erdoğan ve Bahçeli, ölümü göze alıp ikincisini tercih ettiler. Her iki partinin kadrolarındaki “batıcı, mandacı kafalar ve bölücülere sempatiyle bakanlar” yolda döküldüler. Olay bu kadar açık.

BABACAN’IN DOSTLARI

Dökülenlerin diğer başı, iktidara geldiklerinin ilk günü “tüm düşünce suçlularını” serbest bırakacağını açıklamış. Kimler mesela?

Mezhepçi-Sol bağnazlığın yıllardır zindanda yok olması için uğraştığı Sivas mazlumları mı? Elbette hayır. Babacan’ın ağzından bir kez olsun, 28 Şubat yargısının mağdur ettiği insanlar için “özgürlük” lafını duyduk mu?

Fakat, FETÖ’nün habis urları, ülkeyi yangın yerine çeviren bölücülerin siyasi liderleri, Apo’nun heykelini dikmek için savaşan Demirtaş, MLKP’nin siyasi uzantısı Figen Yüksekdağ, Babacan’a göre düşünce suçlusu.

Döküntülerle kurulan iki siyasi partinin kadrolarına bakın. Gün geçmiyor ki, PKK ya da FETÖ’nün propaganda kanallarında beyanat vermesinler. Kimileri KHK‘lıların affedilmesi için çırpınıyor; kimileri ise teröristleri düştükleri çukurdan kurtarma derdinde.

Bir de “ben olsam darbeye teşebbüs edemezlerdi” diyorlar.

Elbette etmezlerdi. Ne gerek vardı ki?