Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Barış Antlaşması’nın “zafer olarak yutturulmaya çalışıldığını” söylemesiyle muhalefet cephesi ateşlendi. Tartışmalar sürüyor.
Mustafa Kemal, Lozan görüşmeleri sürerken gazetecilere, “En doğrusu Batı Trakya’yı Yunanistan’a vermek” demiş. Ama bunu daha sonra sansürletmişti. Kaynak Yayınları, Eskişehir-İzmit Konuşmaları adlı kitapta bu sözleri sansürsüz yayımlandı.
“Lozan zafer mi, hezimet mi?” tartışmasına Mustafa Kemal Paşa’nın o sözleriyle katılacağım.
“Mustafa Kemal Paşa Garbi Trakya (Batı Trakya) hakkındaki maddeyi Misak-i Milliye ithal edenler, hiçbir şey düşünmemişlerdir. Bunu koyan ben değilim. Bu madde sonradan ithal edilmiştir, denilmiştir ki, arayı umumiyete müracaat edilirse Garbi Trakya’nın bize iltihakı temin edilmiş olacaktır.
Garbi Trakya’nın bize geçmesi kuvvet midir? Zaaf mıdır? Bunu düşünmek icap eder. Benim nokta-i nazarıma göre zaaftır. Garbi Trakya’nın şimalinde Bulgaristan, cenubunda deniz, garbinde Yunanistan vardır. Bu arazi bu süratle iki düşman arazisine doğru uzanmıştır. Orasını elde tutmak için sarf olunacak kuvvet oradan elde edilecek istifadeye tekabül etmez. Anavatanın selameti nokta-i nazardan Garbi Trakya’dan sarf-i nazar etmek lazımdır.
Garbi Trakya hakkında muhtariyet ve sair suretle ortaya atılan mazariyat, muvakkat mahiyeti haizdir. Meselenin hakiki olarak çare-i halli burasını Yunanistan’a bırakmaktır. Aynı zamanda Bulgarlar’la Yunanlılar arasında daimi bir niza zemini olacaktır. Yakın zamanlarda Bulgaristan’dan iki zat benim yanıma geldi. Bunlar, dostluk tesisiyle beraber iki şey istiyorlardı. Biri mahreç, diğeri Şarki Trakya’daki Bulgarları yerinden oynatmayalım! Onlara biraz müsaade verelim. Bu müsaade ekalliyetlere verilen imtiyaz gibidir. Ben buna şu cevabı verdim. Bulgaristan, Türkiye ile hakikaten dost olmak ister mi? İsterse Türkiye ile Bulgaristan arasındaki menafiyi tetkik ve tahlil edelim. Ve nihayete kadar bu menafin istilzam ettiği hattıhareketi takip edelim. O kadar ki aradaki hudut mevhum bir hattan ibaret olmalıdır. Yoksa Şarki Trakya Bulgarlarına müsaade vermek ve gidenlerin gelmesine müsaade etmek hususu bir nokta-i nazar ifade eder. Bulgarlar denize indikleri takdirde tabii Türk-Yunan dostluğu mevzuubahis olur.”
Bu sözlerden sonra Lozan’ın zafer olduğuna hâlâ inanacak mısınız?
Anlamayan var mı?
Batı Trakya konusunda araştırma kitaplarıyla tanınan eski milletvekili akademisyen Dr. Yalçın Koçak’ı arayıp bu konu hakkındaki görüşlerini sordum. Koçak, Mustafa Kemal Paşa’nın bu açıklamasını, o dönemin savaş şartları gereği söylediğini ifade etti. Aslında Lozan’ın bir zafer değil, mecburiyet hissiyatının karşısında hezimet olduğu açıktır.
Dr. Yalçın Koçak, Mustafa Kemal’in 1934 yılında ABD Ordusu Generali McArthur’a söylediği şu sözleri de hatırlattı: “Allah bana ömür verdi ise Musul-Kerkük’ü, Kıbrıs’ı, 12 adaları Garbi Trakya ve doğduğum yer Selanik’i de alacağım. Türkiye hudutlarına katacağım.”
Mustafa Kemal Paşa’nın bu sözleri yapmak isteyip de yapamadıklarının açık ifadesidir de.
İzinde olanlara duyurulur…
Dr. Yalçın Koçak, şu görüşlerini de yazmamı istedi: “Şartlar oluştuğunda Musul-Kerkük ve Batı Trakya’nın alınması lazım. Çünkü bu topraklar muvazaalı bırakılmış topraklardır. Sahibi biziz. Geçici olarak orada kalmış. Batı Trakya’da yaşayan toplumumuzun hukuki hakları var. Büyük sorunları var. Lozan yoksa Batı Trakya bizimdir.”
Avrupa’nın benim güneydoğumda sınır hesapları varsa, harita hesapları varsa, benim de Avrupa’nın güneydoğusunda sınır ve harita hesabım vardır…
Bu böyle biline…