Mustafa İslamoğlu, lider olarak mı yoksa vitrindeki figüran olarak mı bulunuyor? Şimdilik net olmasa da, bir ifsad operasyonu hatta çok yönlü bir ifsad harekâtı yapıldığı ortadadır.
Doğrudan Resulullah’ın Sünneti’ni ve dolaylı olarak da Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in efendimizin kendisini hedef alan bir büyük bir yıkım harekâtı yapılıyor. Amaç; Ehli Sünnet Şuuru’nu tahrip ederek başta Türkiye’yi ve beraberinde İslam âlemini İslam’dan uzaklaştırmak. Bu amaç için saldırılması gereken ilk kaleye yani Ehli Sünnet Şuuru’na bu yüzden saldırıyorlar.
“Kuran bize yeter”
Her biri birer cerbeze ustası olan ifsadcılar, önce bu lafla başlıyorlar dimağlara saldırmaya. Haşa ve kella sanki Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’i sevmek, onun Hadis-i şeriflerine itaat etmek Kuran-ı Azim-i Şan’ı yetersiz bulmak oluyor sanki. Başta Mustafa İslamoğlu olmak üzere şu lafı söyleyenlerin hepsi, bila istisna hepsi; 124 bin Resul ve Nebi gönderen Cenab-ı Allah’a, “onlara itaat edin” diyen Cenab-ı Allah’a karşı “ben seni senden çok seviyor, seni senden çok anlıyor ve senin sahibi olduğun dini, senden daha iyi biliyorum” demiş oluyorlar. Şeytan da sözde kötü niyetli değildi. Tam da bu hesapla, “İnsanların yalancı, insanların kan dökücü olduğunu ve Allah’a itaat etmeyeceklerini” iddia etmişti. Aklı sıra insanlara karşı Allah’ı savunuyordu. Şeytan cahil de değil, Allah’a düşman da değil, Şeytan insana düşman çünkü Allah’ı insandan daha çok sevdiğini zannediyor. Hal böyle olunca; Cenab-ı Allah, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem efendimize “Habibullah” dedikçe bunlar nefretten deliye dönüyorlar. Meselenin aslı astarı budur azizim.
“Adem Aleyhisselam’ın babası vardır”
“Türkiye İran’a desin ki, Suriye’de senin nüfusunu kabul ediyorum, senin nüfuzunu kabul ediyorum, Suriye senindir”
“Uhud Savaşı’nda savaş alanını ilk terk edip uzaklaşanlar, savaş konseyinde düşmanla yüz yüze karşılaşma konusunda en çok ısrarcı olanlardır. Bunlardan biri olan Hz. Ömer…”
“Siz onun (Fetullah Gülen’in) ayakkabısını bile yetiştiremezsiniz…”
“İmam hatipler IŞİD’çi yetiştiriyor…”
…
Bütün bu zırvaları böbürlene böbürlene dillendiren Mustafa İslamoğlu sonun da kalktı; “Resulullah hacamat yaptırdı diye hacamat yaptıran arkadaş, Resulullah yetimdi ananı öldürsene. Niye bu sünneti işlemiyorsun?” dedi. Cahil adam sünnet ne demek onu bilmiyor. Üstelik Resulullah yetimdi, anne katili değildi ama bu onu da bilmiyor. Yok biliyor da bildiği halde kasten çarpıtıyorsa işte o zaman da cerbeze yapan bir ifsadcı oluyor demek ki. Cerbeze, yalanı süsleyerek doğru göstermek, kurnazca lâflarla aldatarak üste çıkmak, lâf cambazlığı ile doğruları örtmek, yalan dolanla hakikati örtbas etmek anlamlarına gelmektedir.
Mustafa İslamoğlu’na karşı ne yapacağız peki nasıl mücadele edeceğiz?
En başta, ondan söz ederken soyadını bozmayacağız. İslamoğlu soyadı babası Rahmetli (Allah ondan razı olsun) Ahmet İslamoğlu’na aittir. Fıkıh, hadis ve tefsir alanlarında büyük hizmetleri olmuş bir âlim olan Ahmet İslamoğlu hocamız, 11 Ekim 2016 Salı günü ahirete intikal etmiştir. Muhterem büyüğümüz Ahmet hocamızın aziz hatırasına ve o anlamı çok güzel olan soyadına hakaret etmeyin. “İsyanoğlu, Şehvetoğlu” gibi yakıştırmalar edepsizlik, adapsızlık olduğu kadar isim yoluyla hakaret demektir ve bu bir suçtur.
Fetullah Gülen, Mustafa İslamoğlu vb. cerbeze ustaları, İslam tarihinde hep vardırlar ve bundan sonrada olacaklar. Onlar devlete sızmak için ellerinden geleni yaparlar. Hepsinin fanatik taraftarları vardır ve liderlerinin açığa düştükleri bütün hatalarını sabırla tevil ederler. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in adını anınca salavat getirmeyi “yalakalık” sayan, “ne gerek var” diyen bu adamların hocasının adını takısız eksik söylesen seni kapının önünde boğarlar. Bir TV programında ya da vaaz sırasında cesareti olan Mustafa İslamoğlu’na “Mustafa” diye hitap etsin bakalım ne oluyor. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in, dört halifenin adlarını asker arkadaşıymış palas pandıras söyleyen edepsizler sıra hocalarına gelince salavat için söyledikleri “yalakalığın” dibini bulurlar. Mustafa İslamoğlu’nun başını çektiği bütün bu saldırılardan gelen oklar işaret ediyor ki; bu zamanda en sıkı korumamız gereken hazinemiz Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e duyduğumuz sevgi. Ehli Sünnet âlimlerinin sözlerinin ve ilmi çalışmalarının halka yayılmasında daha çok çaba sarf etmeliyiz. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in sünnetlerini yaygınlaştırmak için faaliyetler düzenlemeliyiz. “Aman adlarını söylemeyelim fitne çıkmasın, ademe mahkum edelim Allah’ından bulsun” halinden çıkmalıyız artık. Her zırva için sabırla ilmi reddiyeler yazmalıyız. Lafa gelince dudak büktükleri Fahruddin Er-Razi’nin Tefsir-i Kebir’den alıp alıp sanki kendi ilmi çalışmalarıymış gibi sattıkları her laflarını ağızlarına geri tıkamalıyız. Mustafa İslamoğlu ve onun fanatik taraftarları bundan sonra konuşacakları zaman bir değil bin kere düşünmek zorunda kalmazlarsa ifsada devam ederler.