Büyük Birlik Partisi (BBP) lideri Mustafa Destici, genel merkez binasında haftalık basın toplantısında gündemi değerlendirdi.
Destici açıklamasında, “Dün, Zonguldak'ta, Türkiye Taşkömürü Kurumu Karadon Müessese Müdürlüğü Gelik İşletmesi'ne ait maden ocağında meydana gelen göçükte iki maden işçimiz göçük altında kaldı. Tevfik Soy adlı işçimiz hayatını kaybetti, Harun Karan’ı arama çalışmaları devam ediyor. Hayatını kaybeden işçimize Cenab-ı Allah’tan rahmet, ailesine, yakınlarına ve çalışma arkadaşlarına sabır ve başsağlığı diliyorum. Maalesef bu kömür ve diğer maden ocaklarında bu iş kazaları ya da işçi kazaları ile ilgili en fazlasını yaşayan Avrupa ülkesi konumunda olduğumuzu biliyoruz. Gelişmiş ülkelerle kıyaslama yaptığınızda hala bizde maden kazalarının ve bu kazalardaki ölümlerin çok yüksek olduğunu hatta kat ve kat yüksek olduğunu görüyoruz. Birileri bu işi hala çözememişse demek ki bizim ülkemizde bu anlamda bir problem var. Maden kazalarıyla ilgili hiçbir mazereti kabul etmiyorum. Kadere elbette şeksiz şüphesiz iman ediyoruz. Ancak maden kazalarının ‘kader’ kelimesiyle izah edildiği dönem çok uzun yıllar önce geride kaldı. Özellikle devlete, kamuya ait maden işletmelerinde yaşanan benzer hadiseler hepimizi üzüntüyle beraber umutsuzluğa da sevk ediyor. Acilen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde bir çalışma grubu kurulmalı, kamuya ve özel sektöre ait tüm işletmelerde iş güvenliğiyle ilgili kontroller artırılmalı, eksiği bulunan maden ocaklarının faaliyetlerine devam etmesine hiçbir şekilde izin verilmemelidir" diye konuştu.
'TERÖR ÖRGÜTÜNDEN TALİMAT ALAN KİMSE KAMUDA GÖREV ALAMAZ'
Hakkâri Belediyesi'ne yönelik polis operasyonunda, DEM Partili Belediye Başkanı Mehmet Sıddık Akış'ın gözaltına alınması ve belediyeye kayyum atanmasını desteklediğini kaydeden Destici, "Karara tepki gösteren, terör örgütünün partisi dışındaki tüm siyasi parti temsilcilerini kınıyorum. Şiddetle, hele terörle iltisaklı bir örgütlenmenin 'demokrasiyle’, 'siyasetle’ ya da 'siyasi parti’ tanımıyla birlikte anılması mümkün olamaz. Yöneticileri, adayları, politikaları ve söylemleri bir terör örgütü tarafından belirlenen bir topluluk meşru sayılamaz. Bir terör örgütünden talimat alan hiç kimse kamu görevi yapamaz. Bu gerçekleri, demokrasinin ve hukukun en temel kuralları bildikleri halde, konuyu hala istismar eden siyasileri kınıyorum. Terör örgütünün uzantılarının konuyla ilgili hiçbir söylem ve fiilini ise ciddiye almıyorum. Çünkü onların, Türkiye'de ya da dünyanın herhangi bir yerinde, 'siyasi parti' niteliği taşıyamayacağını, terör örgütlerinden talimat alanların herhangi bir söz ya da fiilinin, demokrasi ve hukuk zemininde herhangi bir anlamı ve değeri olmadığını, bir kez daha tekrar ediyorum. Bu çok açık hukuki konuyu bugüne dek sürüncemede bırakan ve görevini yerine getirmeyen Anayasa Mahkemesinin ayrıca terör örgütünün uzantılarıyla ilgili kararını, bir an önce vermesini bekliyoruz" dedi.
'ANAYASA MAHKEMESİ'NİN YAPISININ DEĞİŞTİRİLMESİ GEREKİYOR'
Destici, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dün Anayasa Mahkemesi, yürütmenin bazı idari tasarruflarıyla ilgili iptal ve anayasaya aykırılık kararlarını açıkladı. Anayasalar, temel hak ve hürriyetleri, devletin esas ve niteliklerini açıklayan, kısa, açık, toplumsal sözleşmeler olmalıdır. Anayasalarda, rutin uygulamalarla ilgili detaylar yer almamalı, Anayasa Mahkemesi kendisini yürütmenin yerine koymamalıdır. Söz konusu idari kararlarla ilgili görev yapması gereken yargı kurumunun Anayasa Mahkemesi olmaması, idari konuların alt derece mahkemeler tarafından görüşülüp karara bağlanması gerektiğini; bu tip çarpıklıkların mevcut anayasadan kaynaklandığını; acilen anayasa ile birlikte Anayasa Mahkemesi’nin de yapısının değiştirilmesi gerektiğini; tekraren Anayasa Mahkemesinin, başta terör örgütünün siyasi uzantılarının yıkıcı faaliyetleri olmak üzere, asli görevlerini bir an önce yerine getirmesi gerektiğini düşünüyorum.”