Başörtüsü, yüzlerce yıldır Müslüman kadınların başını örttü; kiminin ise aklını, ruhunu, vicdanını… Başörtüsü, başını inancı gereği örteni yüceltirken aklını, ruhunu, vicdanını örtenleri ise insanlıktan çıkardı.
Ülkemizde yıllarca sürdü başörtüsü zulmü… 28 Şubat sürecinde ise zulüm zirveye çıktı. Önce üniversitelerde başladı zulüm. Başörtülülere zindan edildi tüm üniversiteler. Sonra bütün kamu kurumlarından ayıklandılar.
Başörtülü hanımefendiler; bu imtihan sürecinde sadece Kemalist, laikçi kesim tarafından imtihana tabii tutulmadılar. Sözüm ona Müslüman olan iş adamlarının; İslam’a hizmet ettiğini söyleyerek İslam’ın ruhuna aykırı uygulamaların, Protestan bir Müslümanlığın kalesi durumundaki bir camianın da zulmüne katlanmak zorunda kaldılar.
Tabii bir de olayın sermaye boyutu vardı. Müslüman(!) iş adamları ve kurum yöneticileri ise -dik duranları, Müslüman olduğunu unutmayanları dışarıda tutuyorum- bu imtihanın asıl kaybedenleriydi. O süreçte Kemalist, laikçi güruh; kudurmuş gibi başörtülülere saldırıyor, onlara dünyayı dar ediyordu. Bunu bir yere kadar anlayabiliyorduk, çünkü onlar fıtratlarının gereğini yapıyorlardı. Ama ya bu Karun kadar zengin ya da Nemrut kadar hükümferma olan Müslüman(!) iş adamları, yöneticiler… O dönemdeki rejimin sadık bekçileri, postal yalayıcılar; başörtülüleri okullardan, kamu kurumlarından atıyorlardı. Herkesten daha Müslüman(!) olan bazı kurumların sahipleri ve yöneticileri de başörtüsü yasağını uygulamada devleti yaya bırakıyorlardı. Devlet bir yasak koyuyorsa bunlar ikiye çıkarıyorlardı ki kendileri zor durumda kalmasınlar, kurumları zarar görmesin; sermayelerinden, makamlarından olmasınlar.
Mesele para olduğu zaman her türlü riski göze alanlar; İslam adına, başörtüsü adına hiçbir riski göze alamıyorlardı. Çalışanına 4.000 maaş verip sigortasını 1.000 lira üzerinden yatırırken, vergi kaçırırken, para getiren ama yasal olmayan her numarayı çevirirken her türlü riski alabilenler; başörtülü çalıştırmakta hiçbir riski göze alamıyorlardı.
Şimdi -Rabbime binlerce şükür- üniversitelerde ve devlet kurumlarında başörtüsü yasağı kalktı. Ama özel eğitim kurumlarında Kemalist-laikçi kesim, başörtüsü yasağını hâlâ çok katı şekilde uyguluyor. Hiçbir şekilde başörtülü birini kurumlarında istihdam etmiyorlar. Pensilvanya merkezli yapının ise bilinen isimler dışında açtıkları kurumlarında da başörtüsü ve İslam’a dair her şeyin yasak olduğunu bilmeyen yoktur sanırım. Bunlar için söylenecek her hakaret cümlesi israftır, dolayısıyla israf etmeyeceğim şimdi.
Asıl bunlar dışındaki Müslüman(!) kodamanlara dikkatinizi çekeyim. Kendi hanımı, kızı, kardeşi, anasından en azından biri başörtülü olan bu kodamanların sahibi oldukları kurumlarda ise hâlâ süreç iki şekilde işliyor: Muhafazakârların yoğun olduğu ve biraz daha taşra diyebileceğimiz semtlerdeki eğitim kurumlarında istemeyerek de olsa başörtülüleri istihdam ediyorlar. Ancak başörtüsünden rahatsız olan azgın azınlığın yoğun olduğunu düşündükleri bölgelerde ise başörtülüye kapıları kapatıyorlar. Artık hiçbir yasak olmamasına rağmen kendi üç kuruşluk menfaatleri için Müslümanları, İslami değerleri hiç düşünmeden satıyorlar. Hâlâ başörtülülere cüzzamlı muamelesi yapıyorlar. Hâlâ kendi içlerindeki aşağılık komplekslerini başörtüsü ve Müslüman kadınlar üzerinden sürdürmeye devam ediyorlar. %3-5 arasında değişen azgın azınlığın rahatsız olacağını düşünerek %95’i ve Allah’ın rızasını karşılarına alıyorlar. Hak ve hakikatin, olması gerekenin yanında değil; azgın azınlığın yanında saf tutuyorlar.
Ey Müslümanlar, siz de bu sermaye sahiplerini iyi tanıyın! Müslüman(!) kodamanların Müslümanca bir düşünceden ne kadar uzak ve ikiyüzlü olduklarını iyi görün. Görün ki sizden kazandıkları parayla sizi nasıl dışladıklarını, azgın azınlıkla aynı tarafta yer alıp İslami değerlerle ve İslam ahlakıyla hiçbir şekilde bağdaşmayan tutum ve davranışları nasıl sergilediklerini iyice kavrayın. Azgın azınlığı, sizlere ve Allah’ın ayetlerine tercih edenlerin kurumlarını da siz tercih etmeyin.
Allah, bu sermayeyi sizden korktuğu için vermedi size. İnşallah paranızla, makam-mevkiinizle rezil olacaksınız. Bir gün gelecek bu yaptıklarınızın pişmanlığını iliklerinize kadar yaşayacaksınız, o zaman yanında saf tuttuğunuz azgın azınlık yardımınıza yetişecek hiç merak etmeyin.
Bu Müslüman(!) kodamanlara son sözüm: Başörtülüleri kurumlarınızda istihdam etmeniz; size hiçbir şey kaybettirmeyeceği gibi ancak sizlere ve kurumlarınıza şeref katar. Ya adam gibi dik durur, şerefinizle Müslümanca yaşarsınız ya da kendi paranızın, makam ve mevkiinizin esiri olur; zelil olursunuz.