Siyaset

Murat Kurum’u İmamoğlu’ndan ayıran en büyük özellik ne? MHP’li Yönter’den dikkat çeken tespitler!

MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter, Murat Kurum’u Ekrem İmamoğlu’ndan ayıran en büyük özelliği samimiyet olarak açıkladı.

Abone Ol

Gökhan Erek / Muhabir

Türkiye, mahalli seçimlere doğru giderken seçim sonuçlarının en çok merak edildiği şehirlerin başında İstanbul geliyor. 

Cumhuriyet Halk Partisi’nin İBB Adayı Mevcut Başkan Ekrem İmamoğlu,  Cumhur İttifakı’nın desteklediği AK Parti Adayı ise Murat Kurum olarak seçim çalışmalarına devam ediyor. 

Gazeteci Hande Aydemir’in TV100’de yayınlanan 9’dan 12’ye Programı’na konuk olan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter, Murat Kurum ve Ekrem İmamoğlu arasındaki farklar ile ilgili dikkat çeken tespitlerde bulundu. 

Yönter, Murat Kurum’u Ekrem İmamoğlu’ndan ayıran en büyük özellikleri şu şekilde sıraladı, “Samimiyet, gündeminin sadece İstanbul olması, vizyon projelerinin olması, İstanbul’a hakim olması, İstanbul’u bir basamak olarak kullanmak gibi sinsi bir gündeminin bulunmaması.”

“MURAT KURUM İŞİNİN EHLİDİR”

Murat Kurum’un, işinin ehli olduğunu vurgulayan Yönter, “Bunu Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı görevini deruhte ettiği zaman ispat etti, icra etti, ifa etti. Herkes de bu işe yaptıklarına kefil. Biz de kefiliz. Allah razı olsun diyoruz.” şeklinde konuştu.

  “VERDİĞİ SÖZLERİN YÜZDE 90’INI GERÇEKLEŞTİREMEDİ”

Ekrem İmamoğlu’nun, verdiği sözlerin yüzde 90’ını gerçekleştiremediğini dile getiren Yönter, “En son döndü, dolaştı, geldi ‘İstanbul Süryani’nin, Ermeni’nin şehri’ dedi. İstanbul’da Aday Tanıtım Toplantısı’nda yaptığı konuşmayı mutlaka dinlediniz. Utanç verici bir video.” ifadelerine yer verdi.

DÜNYANIN EN BÜYÜK TÜRK KENTİ

Yönter, İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunu hatırlatarak, şunları kaydetti, “Ekrem Bey, siz şehreminisiz. Dünyanın en büyük Türk kentinin sorumluluğunu üstlenmişsiniz. Türk İslam medeniyetinin gül zarı bir şehirdesiniz. Zirve bir şehirdesiniz.”

İSTANBUL’UN KADERİNİN BİR OLDUĞU ŞEHİRLER

İstanbul’un kaderinin Kudüs ile bir olduğunu aktaran Yönter, “İstanbul’un kaderi Kerkük, Kaşgar, Karabağ, Bakü, Bosna ve Üsküp ile birdir.” dedi. 

NEDEN TÜRK KELİMESİNİ KULLANMIYOR?

Yönter, Hande Aydemir’in, İmamoğlu’nun Türk kelimesini neden kullanmadığı ve amacının ne olduğuna dair sorduğu soruya ise, “Türk düşmanı mısın? diyoruz. Bunun cevabı bizde değil muhattabında. Bu hazımsızlık niye? Biz İstanbul’da aynı zamanda kardeşliğin temerküz ettiğine, milli birlik ve beraberlik ruhunun doruklaştığına inanıyoruz, bunu değerlendiriyoruz, bunu görüyoruz.” şeklinde cevap  verdi.

FATİHİMİZİN MİRASI FETHİMİZİN EMANETİ

İstanbul’un, Fatih Sultan Mehmet’in mirası olduğunu hatırlatan Yönter, sözlerini şu şekilde sürdürdü, “İstanbul, fethimizin emanetidir. Fatihimiz, bize Süryani’nin Ermeninim şehri olsun diye İstanbul’u bırakmadı. Mustafa Kemal Paşa, Haydarpaşa’da ‘Geldikleri gibi giderler’ derken burası Ermeninim, Süryani’nin, onun bunun şehri olsun diye bu mücadeleyi yapmadı. Elimizi vicdanımıza koyalım.” 

“SANA MEZHEP AYRIMINI KONUŞ DİYEN Mİ OLDU?”

Yönter, Türkiye’de yaşayan Kürt kökenli vatandaşlarımızın; kardeşlerimiz, canımız olduğunu belirterek, sözlerine şu satırları ekledi, “Alevi-İslam inancına sahip kardeşlerimiz canımız, biz biriz. Biz beraberiz, bir milletiz. Sen ‘Alevi’ diyorsun, ‘Sünni’ demiyorsun. ‘Sünni’ diyorsun ‘Caferi’ demiyorsun. Sen bu işe niye giriyorsun? Sana mezhep ayrımını konuş diyen mi oldu? ‘Alevi Sünni diye değerlendir’ diyen mi oldu?”

TAM 50 YIL KAYBETTİ!

İmamoğlu yönetimindeki İstanbul’un, tam 50 yılını kaybettiğini aktaran Yönter, “Tüm dünyanın gözü İstanbul’da. 1453’ten beri müstevlilerin uykuları kaçıyor. 1453’ten beri 29 Mayıs’ın rövanşını almak için pusuda bekliyorlar. Haçlı bakiyesi, batıl, Bizans varisleri, tekfur zihniyeti, alayı birden.” 

İMAMOĞLU AYNAYA BAKTIĞIN ZAMAN NE GÖRÜYORSUN?

İmamoğlu’na, ‘Türk nerede Türk?’ diye soran Yönter, sözlerini şu şekilde sonlandırdı, “Ekrem İmamoğlu, aynaya baktığın zaman ne görüyorsun, Sayın İmamoğlu, senin dilin ne, kalbin ne söylüyor, nereye mensupsun, bir görünüşün var, bir de senin arka sahnen, bu arka sahnende ne var?”