Feminizm “toplumda kadının haklarını çoğaltma, erkeğinkiler düzeyine çıkarma, eşitlik sağlama amacını güden düşünce akımı, kadın hareketi” diye tanımlanıyor.
Şöyle bakınca kulağa da hoş gelmiyor değil hani!..
Eşitlik? Hem de kadın-erkek eşitliği!.. (Gerçi eşitlik kesmez şimdiki feministleri!..)
Nasıl olacak bu? Yöntem basit!.. Öncelikle erkek denen canavarlara haddini bildirerek!.. Sonra erkek denen bu hastalıklı tiplerin kullandığı, kullanmadığı bütün hakları kadınlara verip erkekler karşısında üstün konuma geçmelerini sağlayarak!..
Öyle bir psikolojik baskı kuracaksınız ki bütün erkekler, erkek olarak yaratılmış olmalarının bile ezikliğini yaşayacak!..
“Kahretsin, erkeğim ve suçluyum!..” psikolojisini ve suçluluk duygusunu yaşamalı tüm canavarlar!..
“Kıllıyım, tüylüyüm, kabayım, yontulmamışım, tehlikeliyim…” vb. tüm aşağılık kompleksini ciğerlerine kadar hissetmeli erkek denen caniler. “Hâlbuki kadın denen, narin canlılar öyle mi? Hepsi birer melek; çekicilik onlarda, cazibe onlarda, güzellik onlarda, incelik onlarda, zarafet onlarda…” vb. düşünceleri de peşinen kabul etmiş olmalı erkek denen illet!..
Erkeklerden biri bir suç mu işledi? Hemen bir genelleme yapıp cani, canavar, gaddar, şiddet yanlısı, güvenilmez vb. yaftasını tüm erkeklere vurmalı!..
Abarttım mı? Hiç sanmıyorum!..
Şu anda topluma empoze edilen ve devlet erkinin de kanunlarla, uygulamalarla, basın yoluyla oluşturduğu ve yerleştirdiği vahim tablo tam da bu!..
Eskiden bu hastalıklı görüş İslami bir kaygısı olmayan, hayatını seküler dünya görüşü üzerine bina eden, dünyadaki varlık sebebini dünyanın bütün hazlarını tatmak olarak belirleyen tiplerde mevcuttu!.. Şimdi ise bu görüşler, yeşile boyanmış şekilde muhafazakâr(!) camianın kadınlarında ve onlara şirin görünmeye çalışan bazı erkeklerinde var.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın son 15 yıldaki uygulamalarına da bakabilirsiniz.
Ardından muhafazakâr kadınların karşı mahallenin feministlerinden rol çalarak kurduğu derneklere, derneklerin çalışmalarına, buradaki muhafazakâr kadınların zihniyetine bakılabilir!..
Hele muhafazakâr(!) meşhur bir kadın derneği tarafından kadına şiddeti kınamak için sokak ve caddelerdeki billboardlara verilen bir reklam vardı ki evlere şenlik!.. Ayının bile yapmadığını yapan canavar olarak lanse edilen erkek!.. Ne yaratıcı, ne orijinal, ne kadar ikna edici(!) bir reklam!.. Allah’ım sana geliyorum!..
“Erkekler ne yapıyorsa biz de yapabiliriz.” afra ve tafralarıyla erkeksileşmiş bir şekilde boy gösteren muhafazakâr kadın derneklerine, yöneticilerine, gündeme gelme şekillerine biraz dikkat edin!..
Gittikçe ailesinden, yuvasından, fıtratından kopmuş, iyice itici olmuş kadın tipleri dikkatinizi çekmiyor mu?
Muhafazakâr feministlerin cirit attığı, fıtratına röveşata çektiği bu zamanda hassasiyetini, zarafetini, nezaketini, özellikle de fıtratından gelen şefkatini yitirmeden modern dünyanın kendine çizdiği rotaya göre değil de Allah’ın kendine biçtiği role göre yaşamaya ve yaşatmaya çalışan hanımefendilere selam olsun!..
Allah sayınızı artırsın, duruşunuzu bozmasın!..
Tüm feministlerden Allah’a sığınırım ama muhafazakâr(!) feministlerden iki kere sığınırım!.. Siz de sığının!..