“Totaliteryönetimin öznesi inanmış Nazi ya da kendini adamış komünist değil, kendisi içingerçek ile kurgu, doğru ile yanlış arasında bir fark kalmamış insandır.”
Yazıma Hannah Arendit’in omuhteşem sözü ile başlamak istedim… Çünkü tek başına bir cümle ancak bu kadarçok şey anlatabilir…
Daha önceki yazımda da ifadeettiğim, “Bizim unutkanlığımız ya dacehaletimiz, komplocuların en büyük gücüdür” sözüyle de üst üstekoyduğumuzda, özellikle son dönemlerde yaşadığımız ama anlam veremediğimizyalan ve iftira siyasetinin başarısını daha kolay izah edebilir…
Muhafazakâr bir bloğu kendikavramlarıyla parçalamak da yine zihinsel puslanmalar sebebiyledir.
Aksi halde muhafazakârseçmen müsrif olduğu, yalancı olduğu yaşamıyla ve her açıklamasıyla ortadaolanların “israf ediyorlar”sözlerine inanabilir miydi; üstelik büyülenmişçesine…
“Büyülenmişçesine”diyorum çünkü hiçbir akli izahı kabul etmeyen, ne söyleseniz karşısına bulanıksudan avladığı başka bir balığı koyan; yirmi beş yıl boyunca yaşadığıgerçeklere değil de, ayağı yere basmayan vaatlere inan bir aklı başka bir haldetasvir etmek ne derece mümkündür…
Evet, şunu anlıyorumelbette: AK Parti’ye oy vermek zorunda değil herkes… Fakat şunu anlayamıyorum:AK Parti’nin karşısına konan ve oy verilen bir aday, neredeyse bir tane dahisamimi ve iftirasız söz söylemeyen biri mi olmalıydı?
Ey muhafazakâr kardeşim!Senin kavramlarınla duvarlarını yıkıp içeriye girenlerin yalanları, öfkeni bukadar mı büyüttü?
Hadi diyelim ki vaataşamasındayken iftiraları test edemedin/edemezdin. Sadece sözün sahipleriningeçmişine bakarak bir öngörüde bulunabilirdin, ona da öfken engel oldu…
Peki ya şimdi! Şimdi degöremiyor musun? Seni yine senin kavramlarınla ve senin yaşam biçiminlealdatanların sana ve fikirlerine ne kadar tahammülsüz olduklarını…
CHP’nin tarihi hep aynı yoksaymalarla dolu… “Bir yüz değişimi”nealdanmış olabilirsin. Ama artık geç olmadan muhasebe yapma vakti…
Necip Fazıl Kısakürek’i,Mustafa Kutlu’yu yok saymak, kimi ve fikirlerini yok saymaktır?
Birdüşün!
Bugün fikirlerini yoksayanlar hatta “israf” olarakgörenler, yarın senin fiziksel varlığını da israf sayarlar; varlığındanrahatsızlık duyarlar…
Tıpkı İstiklalMahkemeleri’nde varlığı israf sayılanlar gibi…
İskilipli Atıf Hocalar gibi…
Ve hatta 28 Şubat’takilergibi…