Mucizeler görünmezin içinde yaşar…

Abone Ol

Hayat denen bu şölende kim ne düşünüyor ve yapıyorsa bilsin ki; Her şeyin iç yüzünden ve gizli taraflarından Allahü Teâlâ bire bir haberdardır. Yeryüzünde Allah’tan habersiz hiçbir şey olamayacağı gibi, onun izni olmadan da asla bir yaprak bile yerinden kımıldamaz…

İlk sözde son sözde ona aittir.

O zaman kıymetli dostlar bize düşen “Allah’’ deyip ötekisini bir kenara bırakmaktır. Çünkü her zaman olduğu gibi Allah’ın dediği olacaktır

Allah’ın dediği olur…

Ne kadar muazzam bir cümle değil mi? Yok ötesi demek… Esasen tam bir teslimiyet hali. Yani sözün bittiği yer… Elinden geleni yapıp gerisini Allaha bırakarak, Allah’ın takdirine boyun eğmek… Lakin bizler her nedense bu cümleyi ya korktuğumuzda, ya çaresiz kaldığımızda, ya da sığınacak bir liman aradığımızda kullanıyoruz. Oysa “Allah’ın dediği olur” gerçeğini dillendirmek ne çaresizlikten, ne ümitten, ne korkudan, ne de kuşkudandır. Bilakis doğrudan doğruya “Allah’a olan imandandır’’. Hayatımızın her aşamasında yaptıklarımıza Allah’ın müdahil olduğunu koşulsuz kabul etmektir.

İyiliği de kötülüğü de yaratan Allah’tır. İnsan iradesiyle ya iyiliği tercih eder ya da kötülüğü. İnsan kendisine bahşedilen güzel hasletleri kullanırsa, Allah’ta o kişi için iyiliği güzelliği yaratır. Kötülüğü kullanırsa o zamanda o kişi için kötülüğü ve çirkinliği yaratır. Yani demem o ki dostlar; “Allah, insanın cüzi iradesini kullanma yönüne göre hayrı ve şerri yaratır.’’

Çevremizde cereyan eden her şey Allah’ın iradesinde ve kontrolünde gerçekleşir. O’nun izni dahilinde insan ise, kendisi için yaratılmış kaderini yaşar. İnsanın başına gelen hayır ve şer Allah’tandır. İnsana isabet eden sıkıntılar ve ağır imtihanlar bir kader üzere yaratılmış ve imtihan gerçeğini vurgulamak üzeredir.

Evet, İslam coğrafyasında dağınık ve birbirinden kopuk yaşayan Müslümanların maruz kaldıkları sıkıntılar, dert ve bunalımlar kalplerimizi yaralamakta, nesillerimizi tehdit etmekte, mânevî istikbalimizi derinden sarsmaktadır. Kabul edelim ki çok çetin bir imtihandan geçmekteyiz. Lakin kendinden olmayanı sürekli tehdit eden bu Batılı tok köpeklerin, barut fıçısının üzerinde ateşle raks ettiklerinin farkına varmaları ise Allah’ın izni ile yakındır…

Bizler Müslümanlar olarak, hayrın da şerrin de Allahü Teâlâ’dan olduğunu, imtihan için gönderildiğini bilen insanlarız. Dünyanın hiçbir derdi bizi yıldırmamalıdır. Bizler dost ikliminde çiçek açmaya devam etmeliyiz. Hayallerimizi bu deyyuslara asla çiğnetmemeliyiz. Çünkü bizler “Elhamdülillah Müslümanız’’ Allah’a inanıyor güveniyor ve itimat ediyoruz.

Cenâb-ı Hak bütün canlıların, yegâne ve tek umududur. Hayatın lezzetleri olduğu gibi acıları da vardır. Bu yolda düzlükler olduğu gibi yokuşlar ve inişler de vardır. Herkes, her derdinde, her kederinde, yalnız Cenâb-ı Allah’a sığınır ve yalnız Cenâb-ı Allah’tan ümit eder. Umutların tükendiği her noktada, Allah’ın rahmet ve umut kapısı hep açıktır. Mü’min, bütün kapılar yüzüne kapansa da, Allah’tan ummaya devam eder, Allah’tan umudunu hiçbir zaman asla kesmez… İşte bu yüzden bizlerde asla umudumuzu kaybetmeyeceğiz. Hem ne diyordu Hz. Mevlâna: “Asla umudunu kaybetme sevgili kalbim, mucizeler görünmezin içinde yaşar.”