Mısır’da askıya alınan demokrasi ve kurbanı

Abone Ol

İnsan onuruyla yaşar.

Kaybetmişse onurunu bir insan, o yaşamak değildir inan.

Kendisine zulmedilerek bir güzel insan daha geçti bu dünyadan.

Dik duruşuyla model olan.

İman sahipleri, insaf ehli insanların yüreğinde derin bir acıya dönüştü ona yapılan.

İnsan üzülüyor, insan veyl ediyor kendisine; değerli insanlara hakkıyla sahip çıkabiliyor muyuz diye.

Hani şunu demişti o güzel yürekli insan: “Ülkenizin aslanlarını öldürmeyin. Düşmanınızın çakalları sizi yer. Bu sözümü bir gün hatırlayacaksınız.”

Hatırlayacağız hatırlamasına lakin, iş işten geçmesidir endişem.

Mısır halkının özgür iradesi ile seçilen ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi mahkeme salonunda hayatını yirtirdi.

O bu dünyadaki sınavını dik ve onurlu duruşu ile, Allah’ın izni ile, hakkıyla verdi.

Eğer bir suç ise bu, tek suçu vardı; o da halkının özgür iradesi ile seçilmiş olmasıydı.

Bir darbeyle alaşağı edildi.

Bir aslan çakallara teslim edildi.

6 yıldır hapishanede kötü şartlar altında, tek hücrede tutuldu, ülkesinin seçimle iş başına gelen ilk Cumhurbaşkanı.

Hasta olduğu halde tedavisi için ilgilenilmedi.

Yavaş yavaş ölüme terkedildi, halkının özgür iradesi ile seçilen güzel duruşlu Adam.

İdam elbisesi giydirilerek mahkemeye çıkarılması, onu mahkûm edenlerin asıl niyetlerini ortaya koyuyordu; yok etmek, ortadan kaldırmak.

Onu mahkum edenler, hapiste tuttuğu insanın aldığı nefesten dahi ürkecek kadar korkuyordu.

O hakikat uğruna bedel ödedi; onu ölüme terk edenler ve ona zulmedenler korkularıyla yaşamayı sürdürüyor.

Ama bilmiyorlardı ki, güneş balçıkla sıvanmaz.

O bu dünyada adaleti bulamadı; davası ahirete kaldı.

Onu idam etmeye yüreği yetmeyenler, yavaş yavaş ölüme mahkûm ettiler.

Ailesi ve yakınları ile görüştürülmedi.

Adalet, demokrasi, hak ve hukuk savunuculuğu yapan ülkelerin bu olay karşısındaki sessizliği, adaletsizliği, demokrasiyi askıya almaları, hak ve hukuku rafa kaldırmaları dertlerinin aslında demokrasi olmadığını ele veren cinstendi.

Her zamanki gibi samimi değilllerdi, hiçbir zaman samimi olmadıkları gibi.

Bir yönetim şekli olarak demokrasi ise demokrasiydi, onun seçilmesi.

Kendilerine geldiğinde demokrasi, özgür seçim, istemedikleri kimseler seçildiğinde bir şekilde alaşağı edilmesi gereken kimselere dönüşüyordu, sözde hak ve hukuk savunuculuğu yapan, demokrasi havarisi ülkelerce.

Adalet, hak, hukuk çeşitli entrikalarla tarumar ediliyordu, bu gibi durumlarda.

Muhammed Mursi’ye yapılanlar, Mısır’ın uzun tarihi geçmişine silinemeyecek bir kara bir leke olarak kalacaktır.

Evet haklısın ey Şehit!

Çocuklarımız sizler için “Adamdı” diyecekler.

Ve bütün bunlar karşısında dünya demokrasisi üç maymunu oynadı: Görmedim, duymadım, bilmiyorum.

Biz seni unutmayacak ve unutturmayacağız.

Ruhun şâd, mekânın cennet olsun güzel yürekli insan.