Bir Çin bedduasıdır: “Tuhaf zamanlarda yaşayasın.”
Hakikaten çok ilginç…
Bildiğimiz tüm gerçeklerin ispatı niteliğindeki gelişmeler son yedi ayda gerçekleşti.
İsrail’in zalimliği ve illegal bir devlet oluşu, Gazze soykırımıyla dünya gündemine girdi.
İsrail gücünü koruyor, hamileri yine yanında ve fakat İsrail ilk defa dünya kamuoyunun vicdanında kaybetti. Bu gelişme; surda bir gedik açmaya benzer. Filistin halkının sebatı ve bölgedeki gerçek Filistin dostu ülkelerin doğru zamanda yapacağı doğru hamleleriyle birlikte her şey bir anda bambaşka olabilir ve hayaller gerçekleşebilir.
Gazze halkı temsilinde, dünyanın aradığı inanç sistemi olarak İslam ay gibi parladı. Özellikle Batı’da yaşanan duygu ve inanç boşluğu için önemli bir adres oldu Müslümanlar. Müslümanların inanç sistemini karalamak ve kötü göstermek için hazırlanmıştı DEAŞ kurgusu. Ama gerçek İslam anlayışının ne olduğunu çok iyi gördü; görmek isteyenler. İman duygusu, sabrı, en zor zamanda bile Allah’a hamd ve sena yönelim, insanların birbirleriyle dayanışması, vatan tutkusu, mücadelesi, cesareti; ibretlik kareler olarak tarihe geçti. Soykırım sürecinde isyan etmeyen, kahretmeyen, dik ve onurlu duran bir millet olarak gönüllere yer etti Gazzeliler.
Yıllardır söylediğimiz gibi İran ve İsrail’in birbirine göbekten bağlı oluşunun ispatını da yine bugünlerde görmekteyiz.
İsrail’e yönelen dünya kamuoyu baskısında nasıl bir çıkış yolu olabilirdi? Gazze gündemi nasıl unutturulabilirdi? İsrail-İran ve ABD arasında perdelenen paslaşma, ibretlik ve not edilesi...
Yaşananlara bir bakar mısınız?
İsrail Refah’a girmeyi planladı, yeni katliamları yapma hedefini oluşturdu. Peki dünya kamuoyuyla ne kadar daha zıtlaşabilirdi? Derhâl İran kartı devreye girdi.
İsrail, İran’ı Suriye’deki Büyükelçiliğinde vurdu.
İran, kendi toprağı kabul edilen Büyükelçilik saldırısına tepkisiz kalamazdı. Bunu “muz cumhuriyeti” olmayan hiçbir ülke kabul edemez.
Kontrollü gerginlik, İran’ın İsrail’e yönelik dron saldırısıyla karşılık buldu.
Son gelinen aşamada İsrail’in resmî olarak üstlenmediği, İran’ın da faili belirtmeyen kısmi yorumları ile açıkladığı, işin aslını ise ABD’li yetkililerden öğrendiğimiz bir gelişme var ki; o da İsrail’in İran’a doğrudan saldırı gerçekleştirmesi. En azından bu yazı yazılırken durum bu minvalde idi. İsrail, İran’ın İsfahan kentini 19 Nisan’ın ilk saatlerinde ABD’ye göre füze ile vurdu. İran ise bir saldırı olduğunu ama bunun basit bir İHA saldırısı olarak gerçekleştiğini açıkladı.
İran misilleme yapmıştı. İsrail ise misillemeye misillemeyle karşılık verdi. İsrail yine had bilmeyen adımlarıyla kontrollü gerginliğin sınırlarını zorlamakta.
Her ne kadar bir paslaşmadan bahsetsek de burası Orta Doğu!
Her an, her şey olabilir.
Anlık bir gelişmeyle bölge savaş yumağının içine girebilir.
Bu bakımdan Türkiye sağduyunun sesi olarak itidal çağrısı yaptı ve güçlü diplomasisini olayın en başından beri devreye soktu.
Olayların yayılması bölgeye yarar sağlamaz.
İsrail’in ise faydasına olur.
Dolayısıyla Gazze gündemine odaklanarak Filistin devletinin kurulması yönündeki faaliyetlere devam etmeliyiz.