Letonya gibi bir takımı yenemiyoruz. Neden? Kötü mü oynadık, pas yapamadık mı, alan daraltamadık mı? Hepsinin cevabı şu; kötü oynamadık, 90 dakika harika bir Milli Takım gördük sahada; istekli, hırslı ve pres yapan. Pas yaptık alan daralttık. Rakip takımı ablukaya aldık; ama olmadı. Tüm bunlarla birlikte yapmak istediklerimizin çoğunu da yaptık; ancak golü bulamadık. Önemli olan 1-0’ı bulmaktı. Pozisyon çoktu, gol yoktu. Futbol enteresan bir oyun; yüzde 67 topla oyna, 26 şutun 11’i kaleyi tutuyor, 1-1 bitiyor. 4 resmi maçta da Letonya’yı yenemiyoruz, bu başka bir mevzu.
Sadece şanssızlık değil, Milli Takım’ın daha önceki maçlarına bakarak söylüyorum. Milli Takım’a oldukça kızgınım. Rakibimiz kim olursa olsun her maçı oldukça berbat oynadık. “Letonya maçı hariç tabii.” Bazı maçlarımızda da Letonya maçındaki performansımızın daha fazlasını gösterdik; ama olmadı. Kadromuz kötü değil; ancak futbol tarzımız diğer takımlarla uyum değildi veya futbol konusunda oldukça başarılı olamıyoruz, bunu kabullenmemiz gerek artık diye düşünüyorum.
“Eski Milli Takımı istiyoruz”
Milli Takım’ın bu yılki kadrosunun, tıpkı 2003’teki kadro veya başarılı olduğumuz zamanların kadrosu gibi olmasını istiyoruz. Kadromuz kötü değil, iyi olmaya da aday doğrusu. Ancak sıkı çalışma ve takım oyunuyla iyi bir takım görebiliriz. Defalarca teknik direktörler geldi gitti. Ama son zamanlardaki Milli Takımı bir türlü doğrultamadı. Şimdi ise Milli Takım Fatih Terim’in yönetiminde. Biz, İmparator’un olduğu yerde her zaman başarı bekleriz. Fatih Hoca, takıma ve Türk futboluna büyük katkıları bulunmuş bir isim, yönettiği birçok takımda başarılara imza attı.
Şimdi de Milli Takım’ı diriltmesini ve daha iyi yerlere getirmesini umut ediyoruz. Tıpkı eski günlerdeki gibi Hasan Şaş’lı, İlhan Mansız’lı, Hakan Şükür’lü o günler.
“Volkan Babacan ile olacak iş değil”
Letonya maçında kaleyi Volkan Babacan korudu. Milli Takım kadrosuna çağrılan Volkan Demirel ise teklifi reddetti. Ne Volkan Babacan ne Volkan Demirel, her iki kaleciyle de Milli Takım’ın kalesi korunmaz.
Geçen akşamki maçta kalemize top geldiğinde Volkan, artistik bir hareketle topu göğsüyle yumuşatıp şov yaptı. Bize şov yapacak kaleci değil, kalemizi koruyacak kaleci lazım! Zaman zaman iyi kurtarışları olsa da bana göre daha ‘toy’.
Tolga Zengin, Mert Günok gibi başarılı ve işini ciddiye alan kalecilere şans verilmesi gerektiği kanaatini taşıyorum.
“Helal olsun Arda Turan’a”
Barcelona’ya transfer olan ve Ocak ayına kadar takımında forma giyemeyecek Arda Turan, uzun zamandır maça da çıkmamıştı. Milli Takım maçında sahada adeta fırtına gibi esen Arda Turan bir kez daha kalitesini ortaya koydu. Zaman zaman attığı ara paslarla, kaleyi yokladığı şutlarla Letonya’ya zor anlar yaşattı. Şans yanımızda olmadı. Ozan Tufan gibi genç isimlerin Arda Turan’ı örnek almaları gerek. Ve tekrar tekrar söylüyorum: Önce şanssızlığımızı yenmemiz gerekiyor! Daha sonra da rakiplerimizi…