Seçim ittifaklarına pek alışkın değiliz. Genel temayül herkesin kendi partisiyle, kendi lideri öncülüğünde seçime girmesidir. Hem zaten Anayasamıza göre de iki veya daha fazla partinin birleşerek seçime katılmaları yasak. Ama bunu aşmanın yolu ittifak yapan partilerin oyu yüksek olan partinin şemsiyesi altında seçimlere girmesidir. Benim hatırladığım en esaslı ittifak, 1991 seçimlerinde Refah Partisi, Milliyetçi Çalışma Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partisi’nin oluşturduğu üçlü ittifaktı. Alparslan Türkeş’in genel başkanlığını yaptığı MÇP ile Aykut Edibali’nin genel başkanı olduğu IDP, Necmettin Erbakan’ın lideri olduğu Refah Partisi altında seçime girmişti. Mitinglere Erbakan, Türkeş ve Edibali birlikte katılıp sırayla konuşuyorlardı. Hiç unutmam, ittifakın İstanbul’da düzenlediği miting sonrasında bir grup, MÇP’nin il başkanlığı önünden geçerken “Oylar Refah’a, ülkücüler Meclise” diye slogan atıyordu.
Seçim sonucunda ittifak yüzde 16 oy oranına ve 62 sandalyeye sahip oldu, bu sandalyelerin 41’i RP’ye, 19’u MÇP’ye, 2’si de IDP’ye aitti. İttifak sayesinde Erbakan ve Türkeş yıllar sonra yeniden Meclise girmiş oldular. Gerçi bu ittifak nedeniyle Refah Partisi’nin Kürtleri küstürdüğü, PKK’nın bir güç olarak Güneydoğu’da sivrildiği de kabul gören bir gerçekti. Ama bir şekilde yüzde 10 barajı aşılmalıydı, bunun yolu da aynı çizgide olan partilerle ittifak yapmaktan geçiyordu. 91’de bu yapıldı ve tuttu.
7 Haziran seçimlerinde de yeni bir ittifak ile karşı karşıyayız. Tek başlarına barajı aşamayacakları kesin olan Saadet ile Büyük Birlik Partisi, seçimlere Saadet Partisi adı altında katılma kararı aldı. 85 seçim bölgesinin 50’sinde liste başında Saadet’in, 35’inde ise BBP’nin adayları yer alacak. Hayırlı uğurlu olsun. Milli İttifak adı verilen bu birliktelik, seçimlere ayrı bir heyecan ve renk katacaktır. Yüzde kaç oy alır, barajı zorlar mı bilemem; ama oluşturulan İttifak’ın, iki partinin tek başlarına alacakları oyun birleşiminden daha yüksek oy alacağına inanıyorum.
Her ne kadar 17-25 Aralık Yargısal Darbe Süreci’nde kendilerinden beklenen duruşu sergileyememiş olsalar da merhum Erbakan ve merhum Yazıcıoğlu’nun emaneti olan bu iki partinin üzeri bir kalemde çizilmemeli diye düşünüyorum. Bugün istikametlerinden kaygı duysak da Saadet ve Büyük Birlik, siyasal hayatımızda belli bir ağırlığa sahip olan ve hayatiyetlerini sürdürmeleri gereken iki önemli siyasal hareketin partisidir.
Ancak bu ittifak, Paralel İhanet Çetesi’nin şimdiden ağzını sulandırmaya başladı bile. Çetenin tetikçileri, özellikle sosyal medya üzerinden yıkama yağlama işlemlerine başladılar. Paralel Çete’nin İttifak’a oy vereceğine zerre inanmıyorum; ama onlar, İttifak’ın AK Parti’yi durduracak son güç olduğuna inanıyormuş gibi davranıyorlar. Paralel Çete’nin bu şekilde davranması, İttifak’a oy vermeyi düşünen kararsızları olumsuz yönde etkiler, benden söylemesi…