Milli Eğitim Bakanı’na açık mektup

Abone Ol

Milli Eğitim Bakanı’na açık mektup

Sayın Bakanım, zor bir süreçte görev yaptığınızın farkındayız. Kriz yönetimindeki gayretlerinizi takdir ediyoruz. Yaşanan salgın eğitimdeki parametreleri köklü şekilde etkiledi. Bundan sonrasında eğitim politikalarında köklü reformlara ihtiyacımız olduğu açıktır. Şuna inanıyoruz ki bu ülkede maarif davası diğer tüm meselelerimizin toplamından daha derin ve zahmetli bir davadır. İki asırdan bu yana milletimiz eğitimde sürekli arayış içerisinde oldu. Bundan sonrasında da dönüşüm ve yenilik arayışları olacaktır. Çünkü doğası itibariyle eğitim zamana uyarlanmak durumundadır. Bu yapılmadığı takdirde ülke olarak geri kalmamız kaçınılmazdır. PISA verileri ülkemizin eğitimdeki durumunu açıkça gösteriyor. Derslik ve materyal bakımından gelişen imkânlara rağmen eğitimin kalitesinde bariz bir yükselme sağlanamadı. İnanıyoruz ki pedagojik sahadaki uzmanlığınız ve bakanlık kadrolarında edindiğiniz tecrübeleriniz yaşanan sıkıntıları yenecektir. Bu vesileyle biz de dışarıdan bir göz olarak eğitim sistemimize dair görüş ve önerilerimizi sizlerle paylaşmak istiyoruz.

1- Öğretmen meslek kanunu bir an önce çıkarılmalıdır. Çünkü “öğretmenlik” kurucu nitelikte bir ihtisas mesleğidir. Böylesi stratejik bir mesleğin kanununun olmaması eğitim sistemimizin en büyük eksiklerinden biridir. Eğitimin anahtarı öğretmendir. Bu konudaki pozitif açıklamalarınızın somut adımlarla desteklenmesi elzemdir. Öğretmenler, hem madden hem manen kendilerine sahip çıkıldığını görmek istiyor. Öğretmeni kazanırsak eğitimi de kazanırız. Çünkü bir futbol takımında olduğu gibi iş sahadaki oyuncuda bitiyor.

2- Üniversitelerin öğretmenlik programları milli bir anlayışla güncellenmelidir. Çünkü eğitim diğer tüm kazanımların dibacesidir. Bu sebeple öğretmenlerimiz eğitimin özünün öncelikle ahlak olduğu şuuruyla yetiştirilmelidir. Öğretmen kalitesini artırmadan eğitimin kalitesinde artış beklemek yanlış olur. Bu amaçla üniversite sınavlarında öğretmenlik programlarında baraj yükseltilmelidir. Diş hekimliği ve eczacılık gibi bölümler ilk 80 binden alırken ülkemizin geleceğini belirleyen öğretmen adaylarının 300 bin içerisinden alınması temel çelişkilerimizden biridir.

3- Atalarımız “mal canın yongasıdır” der. Gençlere özendirmek amacıyla öğretmenlerin sosyo-ekonomik durumları iyileştirilmelidir. Mevcut durumda öğretmen maaşları en düşük memur maaşlarından biridir. Öğretmen ve yöneticilik alımlarında uygulanan mülakat sistemine son verilmelidir. Sözleşmeli/kadrolu öğretmen ayrımı kaldırılmalıdır. Öğretmene yönelik şiddeti önleyecek kanunlar çıkarılmalı, ilgili yönetmeliklerde somut yaptırımlar getirilmelidir. Çünkü disiplin başarının şartıdır. Eğitimde popülizmden uzak durulmalıdır. Öğrenciyi/veliyi merkeze alayım derken öğretmen sahipsiz bırakılırsa bundan en fazla eğitim sistemimiz zarar görür.

4- Eğitim yöneticiliği profesyonel bir meslek olarak düşünülmeli, atamalar liyakate göre yapılmalıdır. Proje okullarında(nitelikli/sınavlı okullar uygulanan teklif usulü atama sistemi bir an önce kaldırılmalı, bu okullara atanacak öğretmen ve yöneticiler somut ölçütlere göre belirlenmelidir. Şu an bu okullar eğitim sistemimizdeki en büyük açıklardan biridir. Bu durum öğretmenler arasındaki iş barışını ve motivasyonu derinden etkilemektedir. Çünkü adaletin olmadığı yerde güven ve huzur olmaz.

5- Bakanlığın taşra teşkilatları olan İl ve İlçe müdürlükleri hantal yapıdan kurtarılarak proje üreten, ufuk sahibi dinamik yönetim anlayışına kavuşturulmalıdır. İl/İlçe bazında değerlendirmesi yapılan yöneticilerden ilerleme sağlayamayanlar değiştirilmelidir. Söz konusu eğitim olduğunda liyakatten asla taviz verilmemelidir. Tıpkı şube müdürlüğünde olduğu gibi bu makamlara objektif ölçütlere göre atama yapılmalıdır. Taşrada kolları güçsüz olan merkez, istenen başarıyı sağlayamayacaktır.

6- Halen uygulanan 12 yıllık kesintisiz eğitime son verilmelidir. Bu uygulama liselerdeki eğitim kalitesini düşürdüğü gibi yığılmalara da sebebiyet vermektedir. Bunun yerine Çıraklık Eğitim Merkezleri açılmalı, akademik eğitime zorlanan milyonlarca öğrencinin sanayimize katkı sunacak şekilde usta-çırak anlayışıyla eğitilmesi sağlanmalıdır. Bu sayede meslek liselerinde, sürekli teknolojisi ilerleyen atölye kurma masrafları ortadan kalkacak, öğrenciler güncel makinelerle eğitimi yerinde öğrenme imkânına kavuşacaktır. Ayrıca akademik liselerde sınıf geçme kıstasları zorlaştırılmalıdır. Çünkü kolaya alışan beyinlerin zora istidadı zayıflar.

Değinecek pek çok başlık bulunmasına rağmen kanaatimizce bu altı maddede belirttiğimiz hususlar eğitim kalitemizi belirleyen temel hususlardır. Lokal çözüm çabaları yerine köklü çözümlere yönelmek durumundayız. Cumhurbaşkanımız da pek çok kez bu konudaki beklentilerini dile getirmiştir. Bu iradeyi göstermeniz, yüce milletimizin sizi tarihe altın harflerle kazımasına vesile olacaktır.

Saygılarımla.