Darbe teşebbüsünden en çok etkilenen kesimlerden biri de eğitim camiası oldu. Şu ana kadar açığa alınan öğretmen sayısı 20 binin üzerinde. Bakan İsmet Yılmaz’ın, 2016 yılı içinde sözleşmeli ve mülakatla bu açığın kapanacağına dair beyanatları oldu.
Sayın Yılmaz, öncelikle şunu belirtmem gerekir: Bu açığı hızlıca kapatmanın derdinde olduğunuz, yüksek bir çaba sarfettiğiniz herkesin malûmu.Tercih ettiğiniz yöntemin yanında bir diğer ek yöntemi de ben hatırlatmış olayım. Bu yöntem ise 657 Sayılı Kanun’a göre hâlen asıl memur olarak görev yapan ve formasyon belgesine sahip öğretmenlik mezunu olanlara da kapınızı açmanız.
Bildiğiniz gibi MEB, bu yöntemi 2012 yılına kadar kullanıyordu. Farklı sebeplerle memurluktan öğretmenliğe geçişi düzenleyen bu yöntem, çıkardığı 31 Ağustos 2012 tarihli “Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Atama VeYer Değiştirme Yönetmeliği’nde DeğişiklikYapılmasına Dair Yönetmelik” ile kaldırıldı.
Şimdi yeni bir durum, hatta olağanüstü bir durum var. Bütün kurumlar teyakkuz halinde. Boşalan kadrolarının nasıl doldurulacağının ince hesaplarını yapmaktalar. Yukarıda andığımız Yönetmelik ise Milli Eğitim Bakanlığı’nın ayağına kurşun sıkıyor hükmünde. Bu ayak bağının hızlıca kaldırılması, eğitim bürokrasisinin elini güçlendirecektir.
Milli Eğitim’in, bu geçişi sarsıntısız tamamlaması için kamuda çalışmakta olan tecrübeli, öğretmenlik mezunu ve formasyonlumemurlara olan ihtiyacı, iki bakımdan önem taşımaktadır: Birincisi, yurt içindeki tecrübeli öğretmen açığını kapatmak, ikincisi ise yeni kurulmakta olan Türkiye Maarif Vakfı’nın yurt dışında ihtiyaç duyacağı ve farklı becerilere sahip öğretmen açığını kapamak bakımından.
Adı geçen yönetmeliği lütfen kaldırın.
NATO’dan Afro-Avrasya’ya…
NATO’nun Türkiye için güvenilmez bir yapı olduğu, son darbe teşebbüsüyle ortaya çıkmış oldu böylece. Rusya ile aramızı açarak, bizi Batı’nın kucağına iten, onlara mecbur kılan hain yapı bütün yüzünü gösterdi. Olan biten her şey, hepimizin gözleri önünde olduğu için tekrara lüzum görmüyorum. Her aydının, ne yapmalı, sorusunu acilen cevaplandırması gerektiği bir sürecin içindeyiz. Buna göre;
NATO’dan çıkmadan ve AB sürecinden de medet ummadan Afro-Avrasya hattının tahkim edilmesini öneriyorum.Her şeye rağmen Mısır, Suriye, İran ve Rusya gibi ülkelerden bir kısmı ile zaten başlamış olan iyi niyet görüşmeleri, bütün hızıyla genişletilmelidir.Afrika ile ilişkilere daha çok ağırlık verilmeli, Güney Afrika’daki 3 Ağustos 2016 tarihli Cape Town yerel hükümet seçimlerine giren Al Shura Partisi desteklenmeli ve TİKA, Güney Afrika’ya da şube açmalıdır.Mehmet Perinçek gibi vatanperver insanların da desteği alınarak Rusya ile ilişkiler Stratejik Ortaklığa dönüştürülmelidir.Türk Cumhuriyetleri ile ilişkilerimiz, artık çiçek-böcek-geyik muhabbetlerinden öteye, ekonomik ve kültürel ilişkiler ve ortaklıklara evrilmelidir.TİKA ve Yunus Emre Enstitüsü, bulunduğu ülkelerde daha etkin rol almalı, sadece Türkçecilik ve yapı tamiri ile kendini sınırlandırmamalı, sosyal ve mühendislik bilimlerinin diğer dallarına da kapılarını açmalıdır…